Da Vinci Sifresinden sonra hicbir Brown kitabi okumamaya yemin billah etmistim, bu yorum da ustune tuz biber ekti. ...
Bir habere gore, Da Vinci Sifresi kitabindan sonra Paris'e giden turist sayisinda artis olmus ve bazi turizm sirketleri "D.V.S Paris Turlari" duzenliyormus, kitabin gectigi yerlere gidiyorsun filan. :) "Aah bak hayatim, adamin öldügü yer burasi" filan diyerek sapsap sapsal gezinen ABD'li turistleri hayal ediyorum da...
Fakat yonetmen Syndney Pollack'in soyledigi soz de dogrudur: "Averaj insani yuceltiyoruz, ama sonra begendigini begemiyoruz" (we celebrate the common man, but we don't like his tastes). Adama alim gucum, oy hakki, vs..vs.. verince o da bunu seciyor, ne yapsin. ABD'de her buyuk cikis yapmis ama bir sekilde patlamis filmlerin isim hakkini alip "ikincisini ceken" yonetmenler varmis, ve bunun buyuk bir piyasa oldugu soyleniyor. Bu ikinciler daha ucuz cekiliyor, isim benzerliginden faydalaniyorlar.
Pollack'in sozlerini (kendisinin de yaptigi gibi) soyle de okumak lazim: Bir piyasa ekonomisinde her turlu ekonomik istek (garip, cuzi, normal, vs) kendi arzini yaratacak ve tatmin olacaktir. B-seviye filmler olacak, iyi Ludlum kitaplari olacak, ama Brown kitaplari da olacaktir.
Tek umdugumuz, populer icerik ureticilerinin, bazi Holywood filmlerini yaptigi gibi "sogan gibi seviye seviye" ust uste konmus film yapmakta ustalasmalari, ki herkes bu icerik icinden bir sey alir. Mesela 1. Matrix filmi boyle katmanli idi, her seyreden icinden bir seyler almistir zannediyorum, felsefeden ve uzakdogu dusuncelerinden anlayanlar da, bilim kurgucular da, savas sanati sevenler de... Az anlayan bir savas gordu, otekiler bir felsefi bir soru. (Filmin felsefi durusu gerci karmakarisikti, ama sorularin sorulusu guzeldi)