E-Dergi

kitabın türk tarihçilerine kadar olan kısmını okudum. detaylandırmadan sade bir üslubla anlatmış. zaten bir tez çalışması ve asıl konu ikinci kısımda. annales okulunu tanımak isteyenler için peter burke'tan sonra okunması daha faydalı olacak bir kitap.

bu kitap yarım kalmamalıydı. üstadın amak-ı hayalden farksız ve hatta daha ileri bir eseri olabilirdi o durumda. yine harika, yine hakikat mertebelerini bu kez menfi bir şekilde aktarmış. büyüyen ay ise her zaman esere en büyük hürmeti gösteren yayınevi oluyor bana göre, hem diline müdahale etmiyor hem de çok şık kapaklar tasarlıyor.

sayfa 370'ten sonra şaha kalkan eser, buraya kadar temel bir kaç tezi savunan tarihi vakıaları ihtiva ediyordu. 370lerden itibaren metafizik temellendirmelere değinmesi, ontolojik farklara dair tartışmalar başlatması kitabı daha çekici kıldı. sanatçı bilge bürokrat olarak tanınan yazar, çocuk hikayesi yazsa oturup okunmalı diye düşünüyorum

hayat hikayemiz benzettiğim kıymetli insan yılmaz erdoğan'ın münaşaka gösterisinden hemen sonra bulup okuduğum kitabı. operada tezek kokusu, bu şehirdeki varlığım diye konuşturmuş bir kaç kelimeyi. yağdıkça adlı güzel şiiri de bu kitaptaymış. bu şiiri kendi sesinden dinlemeyi pek severdim.

hiç bir yerde 4 yüzyıl sonrasını öngörme çabasıyla kaleme alınan ütopya görmemiştim. fazlaca iddialıydı. sene olmuş 2313 istanbulun nüfusu 10 milyon :) numaralar kartvizitler bir düğmeyle halloluveren her bişeyler de çok komikti. ideal istanbulun tüm boğaziçinde 8-10 katlı apartmanların idealize edilişi. tüm ülkenin haremlik selamlık olarak bölünmesi, kamusal mekan ve zaman da dahil. balkan harbinin kaybedilişiyle yaşanan travma sonrası kaleme alındığından bir sürü mesaj kaygısı var tabi. en ciddi artısı, yüz yıl önce benzer dertlerle karşılaştığımızı, benzer psikolojilerin yaşandığını,korkularımızın müşterekliğini gösterip içimize su serpmesi. yine de bir sürü entel kuntik deli saçmalamacalarındansa okunması gereken kitap.