SÜRÜKLEYİCİ BİR ANLATIM
MİSTİK BİR YOLCULUK
ESKİ İSTANBUL SİZİ BÜYÜLEYECEK !
Borges’in romanındaki Lombardiyalı Droctfult’un fethetmeye geldiği şey karşısında büyülenip önünde diz çöktüğü; Hz. Muhammed’in fethini gerçekleştirecek komutana övgülerini belirttiği; Fatih Sultan Mehmet’in fethetmeden önceki iki gün boyunca hiç uyumadığı; pek çok şair, yazar ve sanatçının ilk karşılaştıklarında kekeleyip konuşamadıkları; yüzlerce farklı kültürün bin yıllar boyunca kendi içinde harmanlanıp bir renk cümbüşü haline getirdiği; tarihin her döneminden muhteşem yapıları ve eserleri ile dünyanın sayılı birkaç şehri arasında yer alan İSTANBUL’u, 1870’li yıllarda varır varmaz gördüğü manzara karşısında büyülenen Edmondo De Amicis’in öve öve bitiremediği kalemi ve estetik hayranı gözüyle, şehrin görkemini ve burada Amicis’in geçirdiği her anı geçmişe yapılan bir yolculukmuş gibi büyülenerek yaşayın.
“İstanbul’a girerken hissettiğim duygu, bana, Messina’nın boğazlarından Boğaziçi’nin girişine kadar süregelen on günlük yolculuk boyunca gördüğüm her şeyi unutturdu. Bir göl kadar durgun Yanya Denizi, Mora’nın güneşin ilk ışıklarıyla gül pembesi bir renge bürünen uzak dağları, gün batımında kor gibi parlayan Yunan takım adaları, Atina’nın harabeleri, Selanik Körfezi, Limni, Bozcaada, Çanakkale Boğazı, yolculuk boyunca beni eğlendiren ve ilgimi çeken pek çok insan ve olay, Haliç’in manzarasında silinip, gittiler. Şimdi artık, onları anlatmak istesem, hafızamdan çok hayal gücümü çalıştırmam gerekecek. Ancak ilk sayfamın sıcacık ve canlı başlayabilmesi için, anlatmaya, seyahatin Marmara Denizi’nin ortasındaki son gecesinden ve geminin kaptanının bana ve arkadaşım Junk’a yaklaşıp, ellerini omuzlarıma koyarak, boğuk Sicilya aksanıyla ‘Baylar, yarın şafak sökerken, İstanbul’un ilk minarelerini göreceğiz…”