Liveneli'nin bu romanında en çok dikkatimi çeken nokta - aynı zamanda bir kez daha Livaneli'ye hayran olmamı sağlayan- anlatımda kullanan teknik idi. Anlatım tekniğini tanımlamaya çalışırsam karmakarışık cümlelerle başarısız bir tanım yapmış olacağımı düşündüğüm için teknik hakkında bilgi vermemeyi tercih ediyorum. Yalnız -özellikle tekniği sayesinde- çok büyük keyif aldığımı söyleyebilirim bu kitaptan. Nereden başlasam bilemediğim için oradan oraya atlayan bir şeyler yazacağım sanırım kendimce. Etkileyici ve gerçekçi psikolojik öğeleri ile aceleye gelmemiş bir roman olduğu her satırından belli oluyor bu romanın. Düzenlenmemiş hali hakkında bilgim yok ancak kitabın son düzenlenmiş halindeki içsel betimlemeleri oldukça başarılı bulduğumu söyleyebilirim. Bunun dışında Stockholm tasvirlerinden oldukça etkilendiğimi söylemeliyim. Bu kitap bende acilen Stockholm'e gitme arzusu yarattı. Her bölümde detaylarla okuyucuyu şaşırtmakta oldukça başarılı Livaneli.-spoiler- Kedinin hayal ürünü çıkması ve Clara'nın babasıyla ilgili anlattıklarının hayal ürünü çıkması beni şaşırtan detaylardı. - spoiler son-. Ana karakterlerin yanında yan karakterleri de tanıma fııesatı bulduğum romanda bu karakterler aracılığıyla bambaşka şeylere inanan/sevinen/üzülen insnaların nasıl aynı kaderi paylaştıklarına şahit oldum. Sami Baran'ı intikam isteğiyle, aşkıyla, merhametiyle, acısıyla ve sevgisiyle tanıtmış yazar. Orkidelere bağlanabilecek bir insanın nasıl cinayete teşebbüs edebildiğini anlatmış. İnsanları anlatmış kısaca,her yönüyle insanları... Her insanın aradığı mutluluğun ne olduğunu da bir cümlede anlatmış son satırlarda :-spoiler- ' Herhalde mutluluk dedikleri de bu olsa gerek;biraz güvenlik biraz can sıkıntısı.'