Camus, elbette can sıkıcı şeylerden bahsediyor. Ancak bunların doğruluk payı yok mu? Devlet eliyle, oligarşik düzende gerçekleştirilen militarizmi eleştirmek, devrimci şiddeti meşru kılar mı? Veyahut bir devrimden söz ediliyorsa, bunun Bakunin gibiler gibi, yıkıcı dürtünün ayrıyeten yapıcı dürtü olduğunu söyleyip, çala kara silahlanmakla mı mümkündür? Her şeyden önce, tüm bu soruların yanıtı zor değildir. Şu anki amacım manifesto yazmak olmadığından, bu soruların cevabını, bu yorumu okuyanlara bırakıyorum.