Usta ne zaman kalemini kağıda dokundursa ve bizde kalemi tutan o ele sımsıkı tutunup onun uçsuz bucaksız hayal diyarlarına gitsek sanırım o çılgın atmosferi ve o yerçekimini herzaman en yüksek seviyede hissediyoruz...Resim nasıl yapılır başlıklı bölümler beni benden aldı...Bu kadar büyülü kelimeleri yaratıp ve resim sanatınıda gerilim ve espriyle birleştirmeye kabiliyet demek en hafif kelime kaçar..Bu bambaşka birşey..
Edgarın geçirdiği kaza sonrası kolunu kaybetmesi ve hayatında yeni bir sayfa açmasıyla başlar hikaye...Karısının yaptığı döneklik ve aksine kızının ona olan sevgisi Edgar için daha önem taşır o andan sonra..yeni keşfettiği yeteneğiyle başına gelen talihli ve talihsiz oranlar..Karanlık çökünce oturduğu villadan duyulan midye kabukları sesleri ve onunla birlikte gelen küfür niteliğinde,yeryüzündeki hiçbir insanın hayal edemeyeceği o şeyler...Onlar..Diğer taraftan yeni dostların desteği ve savaş...
Resim çizmeye mi başlayacaksınız..Boş bir yüzeyde başlayın.Kağıt veya tuval olması şart değil, ama beyaz olmalı.Siyah ışığın yokluğudur, ama beyaz belleğin yokluğudur..
Hayal edemediğimiz şeylerle cezalandırılırız ve herzaman daha vaktimizin olduğuna inanırız.Ama sürpriz ve bir o kadarda ciddi kalp krizi gibi bir şeyde işimizi bitirir bir anda..Kendimizi kandırmak..En büyük hatamızda bu değilmi?