sosyalist parti üyesi, hatta bunun üstüne bir aktivisttir de. kör, sağır ve dilsiz birinin teker teker kelimeleri nasıl öğrenebildiğini görmek için story of my life'a bakılabilir. keller, "aşk" kelimesini ilk sorduğu sabahı anlatır örneğin; bu soru karşısında, öğretici sullivan, keller'ın kalbine dokunarak "işte burada" cevabını vermiş. ilk defa kalp atışlarının önemini "hissettiği" anın bu an olduğunu söyler keller. menekşe kokusunu hisseder ve "aşk, çiçeklerin tatlılığı mı?" der, "hayır". kendisinden daha mükemmelinin olamayacağını düşündüğü güneşin sıcaklığını hisseder ve sorar: "peki ya güneş, güneş değil mi?", "hayır". keller o zamanlar kendisine aşkın gösterilememesini garip karşıladığını anlatır (her şeye dokunarak anlamaya alışmış bir haldeydi çünkü .) tabii bütün bunlar başarılı bir pedagojik çalışmaya işaret ediyor