Sıdıka yıllar önce evimizin akşam neşesi.Şimdi başucu kitaplarımın arasında her zaman okunacak, kitaplardan uzaklaşmaya başladığımda elimi boş bırakmadan tekrar sayfaların seyrine çağırmaya yönlendiren biricik kahramanım.Okuyup şükretmeye,hem güldürmeye hem ağlatmaya ama mutlaka düşünmeye Sıdıka gibi üstadlara bırakmamızı öğütler gibi bu hikayeler.Düşünmeyi bırakmak mümkün olmasa bile artık hayat için, kendimiz için daah fazla çabalamaya,harekete geçmeye,hareketi berekete ,insanlık için verime sevk edecek Sıdıka'nın terlik darbeleri ve yumruklarla ezilmeye çalışan hayat çoşkusunu.
Fabriga'da Atilla Atalay'la tanıştığınıza memnun oluyorsunuz.Kitaba uzattığınız bir tanışma eli Sıdıka' da hızlı bir gülmece yorgunluğu getirse de Zonguldak'da açılan bir fabriga'nın kimleri nerden nereye getirdiğini bir çırpıda izliyorsunuz.Yazarın hayatından Sıdıka'yı doğuran bir sürü ipucu yakalıyorsunuz. Zevkli ve yaşama hınçla bağlayacak bir kitap.