Kitabın genelinde Türkiye için yapılan eleştirinin dozunu biraz yüksek bulsam da, savaşta tarafsız kalmış bir ülke olarak, o gemiye yardım etmemiz gerekirdi çünkü gemideki insanlar sivildi. Başta İngiltere’den ve Almanya’dan gelen uluslar arası baskı yüzünden hareketlerimiz kısıtlanmış ve yapabileceğimizin en iyisini yapmamışız.
Roman olarak çok başarılı bulmadım fakat bilmediğim bir olayı anlattığı için bana ilginç geldi. İnsan, kitabı okurken kime sinirleneceğini şaşırıyor. Duyarsızlık ve açgözlülük o kadar yaygın ki, “Demek ki insan doğası bu şekilde” diye düşünmekten kendimi alamadım. Can pazarından istifade edip ceplerini dolduranlar arasında sadece polisler ve gümrük memurları yok, Yahudi işadamları da var. Hatta yeterince parası olduğu için gemiden kurtulan Yahudilerden de bahsediliyor kitapta. Çıkarlar söz konusu olduğunda “yardım eli” bir şekilde uzanıyor. Ama parası olmayan insanlar hazin sondan kurtulamıyor. Savaşın neye/kime hizmet ettiğini bir kez daha anladım. Filler tepişirken ezilen yine çimenler olmuş.