'Seni seviyorum', 'Sana sarılıyorum', 'Sana güveniyorum' gibi cümlelerle bir yetişkinin acılarını gideremezdiğiniz gibi, o acılara da farklı bir bakış açısı kazandıramazsınız..Batıya özenti sonucu açığa çıkan bir davranışımız bu; sürekli seni seviyorum demek. Kötü bir şey değil elbet ama suyunu çıkarmadığımız bazı şeyler daha anlamlı. Yazarın bana seni seviyorum demesinden daha anlamlı, daha değerli şey şudur; yazarın özene bezene seçtiği kelimelerden bir cümleler krallığı kurması.O cümlelerin seni tam düşecekken tutması, o cümlelerin içine içine işlemesi. Tam da seni sana anlatan cümleler kurması. Sanki terziye gitmişsin de, tam senin ölçülerine göre elbise dikilmesi gibi bir şey bu.
Peki hangisi daha kolay? Seni seviyorum demek mi? Yoksa bunu okura sezdirmek için binbir emek ve özveriyle hazırlanmış bir cümleler krallığı kurmak mı? Buyrun siz karar verin...
Yazar ayrıca kitapta, okurla sohbet edasında samimiyeti yakalamaya çalışmış. Ama aklına ne geliyorsa yazmakla, 'kahve koymaya gidiyorum, ayrılma bir yere ' gibi cümleler kurmakla samimiyetin kurulacağına inanmıyorum. Samimiyetle boş konuşmayı birbirine karıştırmamak gerekli bana kalırsa.
Amacım ya da tercihim kimsenin emeğini küçük gömek veyahut kimsenin okur kitlesini etkilemek değil. Bunlar benim kendi nacizane görüşlerim..Sevgimlerimle..