Soner Yalçın’ın Silivri’de yazdığı yeni kitabı “Samizdat, Hakikatlere Dayanacak Gücünüz Var mı?” kitabı çok yakında okurlarla buluşacak. Yalçın kitapta Nazlı Ilıcak’tan ABD’li savcı Susanne Hayden’a kadar pek çok kişi hakkında önemli sorular soruyor.
Soner Yalçın’ın Silivri Cezaevi’nde kaleme aldığı “Samizdat, Hakikatlere Dayanacak Gücünüz Var mı?” çok yakında okurlarıyla buluşacak. Yalçın, Kırmızı Kedi Yayınları tarafından yayına hazırlanan kitabın başlığını neden “Samizdat” koyduğunu şöyle açıklıyor:
“Binbaşı Ersever’in İtirafları kitabımı daktiloda; Behçet Cantürk’ün Anıları’nı bilgisayarda yazmıştım. Samizdat’ı elimle kaleme aldım! Bu süreç bile, Türkiye yakın tarihi konusunda neler yaşandığını gözler önüne sermiyor mu?..”
“Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu’nun Sızıntı adlı kitabı çıkınca, Silivri’de bir gece gelip Barış Pehlivan’ı yanımdan alıp başka koğuşa koydular! Kitap yazmanın cezasıydı bu. Samizdat yayımlanınca Silivri zindanında başıma ne gelecek hiç bilmiyorum. Bildiğim, cezaevi insanı hep test eder; ama insanın ruhundaki soyluluk düşmesini önler, insan haline gelmek için felaket¬lerle didik didik edilmek gerekir. ‘Kim acısının üstüne çıkarsa, o yükselecektir,’ der Hyperion...”
“Gelelim kitabın adına, ‘Samizdat’a..Olağanüstü dönemlerde, baskıdan-sansürden kaçabilmek için kitaplar, tüm tehlikeler göze alınarak gizlice yazılıp, gizlice basılıp, gizlice dağıtılır. Ruslar bu tür kitaplara “Samizdat” adını koydu ve bu isim evrensel hale geldi.”
“Ayrıntılarını bugün yazamayacağım, elinizdeki ‘Samizdat’ zor koşullarda “doğdu.”
Kırmızı Kedi; basılmamış kitapların toplatıldığı, kitap yazdığı için gazetecilerin cezaevlerine atıldığı böyle bir despotik dönemde, düşüncenin ve gerçeğin özgürleşmesini sağladı. ‘Samizdat’ın basımında, dağıtımında engeller-güçlükler çıkarılacak mı bilemiyorum. Bildiğim ‘Samizdat’ adının bu yaşadığımız döneme çok uygun olduğudur.”
Yalçın kitapta gözaltına alınıp tutuklandıktan sonra geçen ilk 29 günü anlatıyor ve bu 29 gün boyunca mahkemede, cezaevinde karşılaştığı Ergenekon, Balyoz, Kafes, Poyrazköy davalarının Oktay Yıldırım, Muzaffer Tekin, Levent Bektaş, Mehmet Fikri Karadağ, Ergin Gedikkaya gibi ünlü simalarıyla karşılaşmalarını, sohbetlerini ve anılarını aktarıyor.