Murat Bardakçı çok sevdiğim ve beğendiğim bir tarihçidir. Bu kitabını da yıllar önce, ilk baskısından alıp okumuştum. Ben Murat Bardakçı'nın tarafsızlığından asla şüphe etmem. Atatürkçülüğünü de asla sorgulamam. Ama bu kitapla ilgili düşüncelerine katılmıyorum.
Bu kitapta anlatılanlar ve açıklanan belgeler(genelde mektuplar) bize alternatif bir tarih anlayışı sunmuyor. Vahdettin'e isteyen hain desin, isteyen aciz ve korkak desin. Bana kalırsa da öyle. Ama bu sözlerden rahatsız olanlar da var. Onlara daha söyleyecek bir şeyim yok. Bir gerçek var ki, Vahdettin yanlış ve silik bir padişahtı. Türk Milleti yok olmanın eşiğine geldiğinde bile İstanbul'daki sarayında oturmayı seçti. Kötü niyetli olup olmaması önemli değil. Türklüğün ve Osmanlı Hanedanı'nın şerefini yerlere sermesi yeterlidir. Atatürk de, Anadolu'da kelle koltukta mücadele ederken, İstanbul'da oturan padişah için ''HAİN'' ve ''SOYSUZ'' gibi kelimeler kullanmakta, bence haklıdır.
İslamcıların habire öne sürdüğü, Atatürk'ün Vahdettin sayesinde geniş yetkilerle Anadolu'ya gittiği veya Vahdettin'in ona altın verdiği gibi iddialar gülünçtür. Hiçbir tarihi belgesi de yoktur; aksini kanıtlayan ise onlarca belge ve tanık vardır. Her şeyin başında bizzat Atatürk'ün Anadolu'da çektikleri vardır. Vahdettin'in Sevr Antlaşması'nı ve Mustafa Kemal'in idamını nasıl onayladığı, tarihi gerçeklerle sabittir. Bu gerçeklerden sonra kalkıp da, bir kaç kişisel mektuba dayanarak padişahı aklamaya çalışmak gülünçtür. Vahdettin HAİNdir. Kimsenin bundan rahatsız olmasına gerek yok. Vahdettin, İngiliz gemisiyle ülkeden kaçmaktan rahatsız olamamış, siz ne diye dert ediniyorsunuz!