İyi ile kötünün savaşı ile başladı her şey.
Dinler kötülere karşı savaşı emrediyordu.
Peki kötü kim? Ben değilim tabi ki kötü olan. Onlar kötü. O halde onlarla savaşmalıyım. Hele onların ellerinde zenginlik, benim elimde de güç varsa, emir de tanrıdan geldiğine göre...
Tüm dinler saf anlamda kötüyle mücadele için toplum içinde hayat buldularsa da, zamanla “kötü” kavramı değişti ve benden değilse kötüdür yaklaşımı ağır bastı.
Bu kitap yazarın ifadesiyle üç Sami mahreçli dinin ortaya çıktığı anda içinde bulunduğu toplumsal yapı, şartlar ve beklentileri ortaya koyarak yayılma alanı bulmalarındaki etkenleri konu edinmiş. Yer yer bu dinlerden önceki dinsel ve toplumsal yaşam konu edildiyse de bu üç dini daha iyi anlatabilmek için yapılmış bunlar.
Üç dinin kökeni de İbrahim peygambere dayandığı için, bu dönemdeki dini oluşumların kökenlerine daha bir önem göstermiş.
Her üç dini de, her üç dinin dışına çıkarak tam bir tarihi ve sosyolojik açıdan değerlendirme gayreti ile oluşturulmuş.