Kahire’de bir ara sokak: Midak Sokağı... Halime, Abbas, Şeyh Derviş, Hüseyin Kirşa, Elvan, Zaita, Doktor Buşi ve daha niceleri ile bu sokak bir hüviyet kazanır ve bir devrin panoramasını çizer. Okura da sıcak, samimi anlatımı ve akıcı üslubuyla bu egzotizmin tadını çıkarmak kalır. “Sokağın hayatıydı işte bu. Kızlardan biri kaybolunca ya da erkeklerden biri cezaevine düşünce biraz aksardı. Ama bu küçük damlacıklar da onun pürüzsüz yüzünde çabucak kaybolurdu. Bu yüzey durgundu ya da çamurlu ve sabah olan, akşam unutulurdu burada.” (s. 310) Bireyselden yola çıkarak evrensele ulaşan ve insanı tanımlayan bir roman... Kesinlikle tavsiye ederim.