Dinsel Yaşamın İlkel Biçimleri adlı eserinde Durkheim, klasik felsefenin en mühim meselelerinden biri olan "epistemoloji" yani "bilgi teorisi" meselesini ele alarak başlamakta ve konuyu sosyolojik bakımdan halletmek istemektedir. ona göre düşüncemizin muhtevası gibi sureti de içtimai ve dolayısıyla dinidir. eşyayı idrak etmek üzere düşüncemizin kullandığı kategoriler olan zaman, mekan, sebeplik gibi mefhumların teşekkülünde din rol oynamaktadır. çünkü durkheim'e göre din, insanın kendisi ile dünya hakkında edindiği ilk tasavvurların kaynağıdır. dünya ve insan üzerine görüş ihtiva etmeyen bir din yoktur. felsefe de ilim de dinden doğmuştur. aynı şekilde tüm sosyal müesseselerin kaynağı da dindir. Bu anlamda hukuk, iktisat, ahlak, sanat vb. insan düşüncesinin teşekkülüne yardım etmekle kalmamış, aynı zamanda bir takım fikirlerle onu zenginleştirmiştir. bununla birlikte Durkheim'e göre dinin asıl fonksiyonu bizi düşündürmek, bilgimizi zenginleştirmek değil, fakat bizi hareket ettirmek, yaşamımıza yardım etmektir. Böylece Durkheim bu eserinde dinin, genel bir teorisini kurmak istemekte ve bunu en iptidai kavimlerin dinlerinin analizinden çıkarmayı amaçlamaktadır.