Harikulade bir roman! Bir başyapıt. Başkarakter Coleman Silk'in hayatı o kadar inandırıcı biçimde kurgulanmış ki, sanki bir romanı değil de ayrıntılı bir gazete haberini okuyoruz. ABD'nin ırkçı toplumunda tutunabilmek için kökenini gizleyen, zeki, duyarlı ve azimli Coleman, tam da idealindeki yaşama kavuştuğunu sandığında hayat ona öyle bir oyun onuyor ki, sarsılıyoruz. Coleman'a yöneltilen ırkçı suçlaması o kadar ironik ki... Kader, trajedi, hayatın aslında bir komedi olduğu düşünceleri ister istemez aklınıza geliyor. Kitap olağanüstü sürükleyici, belli bir yerden sona işi gücü bırakıp merakla bitirmeye çalışıyorsunuz. Bence çeviri de (ufak birkaç hata hariç) gayet iyi. Coleman'ın üniversiteden istifası sonrasındaki yaşamı, umutsuzca gençliğine dönmeye çalışması, anlatıcı Nathan Zuckerman'ın gözlemleri, çığırından çıkan olaylar silsilesi, Clinton'ın ahlaki kusurları üzerinden ABD ve ikiyüzlü cinsellik anlayışı hakkındaki zekice yorumlar ve daha birçok olağanüstü ayrıntı, bu kitabı muhteşem kılıyor. İyi ve sarsıcı bir kitap okumak isteyenlere şiddetle tavsiye ediyorum. Son zamanlarda okuduğum en güzel kitap.