İbn Sina ve Bilim Hakkındaki Yorumlar

Wigi
25.05.2019
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
İbn Sina hakkında önemli bir çalışma.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
amcan61
13.04.2018
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Gayet kaliteli bir eser
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
akınkahraman
26.10.2017
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
halen okumakta olduğum kitap. ibn sina ile ilgili ne bulursam okuyorum. bazı basım hataları da olsa güzel bir kitap. okuyucuyu yeni okumalara sevk edebilir. meraklısı okusun derim.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
muftuihsan 29.11.2012
Tarihe damgasını vuran, etki eden kişiler, buluşlar ve olaylar vardır. 57 yıllık ömre, çeşitli bilim dallarına ait 400'ün üzerinde eser, sığdıran birisi olan Doğu'nun sönmeyen yıldızı İbni Sina’nın bilim ve düşüncesi, Doğu’da ve Batı’da büyük bir ilgi ve hayranlık uyandırmıştır. Kitapta H.Gazi Topdemir Bey ile İbn Sina'nın felsefeci yönü birleşerek ağırlığını hissettirmiş.

Kitapta altı kalın harflerle çizilmesi gereken üç cümle:

“İleri süren kim olursa olsun, yanlış onu ileri sürene geri döner.” (s.8)

“Bilim sanat takdir edilmediği yerden göç eder.” (s.32)

“Her şeyin bilgisi, onun meydana geldiği yerden elde edilen sebepleri öğrenmekle kazanılır” (s.188)

Kitap, giriş bölümünden sonra ‘Bilime adanmış Bir Ömür’, ‘Yetiştiği Entelektüel Ortam’ ‘Filozofların Prensi’, ‘Doğayı Matematikle Kavramak’, ‘Yeni Bir Evren Tasarımı’, ‘Yeni Mekanik ve Optik’, ‘Doktorların Kralı’, ve ‘Farmakolojide Bir Usta’ adlı sekiz bölümden oluşuyor. Yine kitapta İbn Sina’nın üç önemli eseri de bölüm ve görüşleri açısından tafsilatlı olarak ele alınmış.
1.İşaretler ve Tembihler. Felsefenin mantık, tabîiyyât, ilâhiyyât ve ahlâk konuların¬da yazılmış olup eş-Şifa’daki ilgili bölümlerin özeti niteliğinde ise de gerek üslûbu gerekse kullanılan kavramların farklılığı ve ortaya konulan görüşlerin yeni bir sistematik içerisinde sunulması bakımından özgün bir eserdir. (s.47-54)
2.Kitab eş-Şifâ. Ansiklopedik bir tarzda yazılmış, tabiat felsefesine dair en önemli eseridir. (s.54-60)
3.el-Kânûn fi't-tıb. İbn Sina’nın tıp konusundaki en önemli bu eseri, tıp biliminin genel konuları, basit ilaçlar, organ hastalıkları, kısımlara ait hastalıklar ve mürekkep ilaçlar olmak üzere beş bölümden oluşmaktadır. (s.175-194)

Alıntılar şöyle:
Tarihin yarattığı insanlar vardır, aynı zamanda tarih yaratan insanlar da. Batılıların ‘AVİCENNA’ dedikleri İbn Sina, herhalde her iki grupta da yer alır demek en doğru yanıt olacaktır. Çünkü tarih onu bir yandan siyaset sahnesinin en karmaşık dönemlerinde, kudretli kralların danışmanı, veziri veya yöneticisi olarak sahnede gösterirken, aynı zamanda güçlü kalemi, şiirsel anlatımı ve zamanı aşan engin bilgisiyle bir doğulu bilge olduğunu da kaydetmektedir. Bir görkemli tarihsel abide, Doğu’nun sönmeyen yıldızı olarak geçmişten geleceğe engin bir köprü, bir kilometre taşı olarak hep yaşayacaktır. (s.13)
Bütün zamanların en önemli filozofu ve bilgesi olan İbn Sina, Doğu ve Batı kültür çevrelerini derinden etkilemiş bir kimsedir ve bu özelliği bilimsel araştırmalarla da belgelenmiştir. Bu anlamda, o doktorların kralı, filozofların prensi, farmakoloji(ilaç bilimi) devi ve nihayet şeyh el-reis’tir. (s.14)
Bilimsel alanlarda devrimsel atılımları gerçekleştiren bireyler, ender özelliklere sahip kimselerdir ve insanlık tarihi boyunca sınırlı sayıda yetiştikleri anlaşılmaktadır. Bilim tarihi perspektifi içerisinde değerlendirildiğinde, sınırlı sayıdaki seçkin bireylerden birinin de İbn Sina olduğu bugün artık çok açık olarak anlaşılmıştır.
Adına dünya çapında birçok önemli toplantının düzenlendiği, binlerce akademik araştırmaya konu edilmiş olan İbn Sina’nın yaşantısı tarih yazan bir kralınki kadar fırtınalı ve görkemli geçmiştir. (s.21)
İbn Sina, yapıtlarında bilgi, mantık, astronomi, psikoloji, metafizik, ahlak, teoloji ve bilimlerin sınıflandırması gibi konular üzerinde durmuş ve sistemli bir biçimde özgün ve özgül bir takım açıklama ve değerlendirmelerde bulunmuştur. İbn Sina’yı felsefe tarihindeki yeri bakımından doğru bir şekilde değerlendirebilmek ve ileri sürdüğü düşünce ve görüşlerinin mahiyetini ve özgün dokusunu tam anlamıyla kavrayabilmek için, iki temel yapıta öncelikle başvurmak gerekmektedir: ‘İşaretler ve Tembihler’ ile ‘Kitab eş-Şifâ.’

Aşağıdaki alıntı İbn Sina’nın bilgi ve bilim anlayışını bu bakımdan çok açık bir biçimde anlatmaktadır:
“Bütün bunlardan çıkarılacak sonuç şudur ki astrolojik tahminlerden veya kehanetlerden hiçbir yarar umulamaz ve bunlarda hiçbir kesinlik bulunmadığından bunlarla meşgul olmak boş ve faydasızdır. Çünkü sağlam temelden yoksun olan her bilgi insan aklı için ulaşılmaz bir nesnedir. Üstelik göksel etkilerden, doğan mutlulukların ve uğursuz gelişimlerin alın yazısı mahiyetini taşıdıkları ve bunların hiçbir suretle değiştirilemeyeceklerini astrolojinin üstatları ifade etmektedirler. Şu halde, sağlam temel üzerine oturmuş olsa bile, bu bilimin insana ne yararı olabilir? Bu bilimi hiç kaale almamak ne kadar isabetli olur! Çünkü hepsi yalan, hepsi boş laftan ibaret yahut da olsa olsa müphem birtakım beyanlardan oluşuyor.” (s.119)
Batılı kaynaklarda haklı olarak ‘Doktorların Kralı’ unvanıyla tanıtılan İbn Sina’nın belki de bilim tarihine en büyük katkısı tıp araştırmalarının sonuçlarını derlediği el-Kanûn fi’t-tıb, yani Tıp Kanunu’dur. Söz konusu bu yapıt kaleme alınmış bütün zamanların en ünlü tıp çalışmasıdır ve pek çok Avrupa üniversitesinde temel tıp metni olarak 18. yüzyıla kadar kullanılmıştır. (s.176) Verdiği tanım şöyledir: “Tıp, insan vücudunun sağlık ve hastalık durumunu, onu sağlıklı durumda korumayı ve sağlığını kaybettiğinde tekrar nasıl kazanacağını ele alan bilimdir.” (s.184) Tıp Kanunu, doktor olacak genç beyinlerin alanlarına nasıl yaklaşmaları gerektiğini öğreten bir ders ve uygulama kitabı olduğunu göstermektedir. Burada özellikle “Her şeyin bilgisi, onun meydana geldiği yerden elde edilen sebepleri öğrenmekle kazanılır” tümcesi olağanüstü açılımlar yapacak içeriktedir. (s.188)
Doğu’daki ve Batı’daki etkisi göz önüne alındığında, hiçbir Müslüman veya Doğulu bilginin İbn Sina kadar yüksek bir konuma ve onunki kadar güçlü ve sürekli bir etkiye ulaşamadığı açıkça anlaşılmaktadır. (s.194)

Ayrıca kitapta ele alınmayan, İbn Sina’nın, riyazi ve eğitici bilimler arasında saydığı musikideki ilmi seviyesi, gerek kendi zamanında gerekse daha sonraki devirlerde birçok ilim adamının ilgi odağı olmuş ve bu eserlerindeki metotla ileri sürdüğü fikirler asırlar boyu musiki nazariyatçılarına rehberlik etmiştir.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (3)
Hayır (1)
Bu Yorumu Yanıtla