Kitap bana sık sık “yapabilirmiş” dedirtti. Çünkü; Mektupları yazan ve Adını, sanını bilmediğimiz hanımefendi, bir kadının bir erkeğe kendini adaması ve bunu tek taraflı bir aşkla sürdürüyor olması, örnekliği açısından “burada unutabilirmiş, burda yeni bir hayat kurabilirmiş, burda şunu yapabilirmiş, bunu diyebilirmiş” gibi o kadar çok sual ettirdi ki, bana aşkın “aşık - maşuk” ilişkisinden öte bir şey olduğunu ve yine gözünün kara, kulağının sağır, ruhunun zincirli olma boyutunu göstermiş oldu. Yani kısaca kitap bana dedi ki, “ işin içine aşk girince, öyle yapsaymış, etseymiş demekle olmuyor bu işler.”
Anlatımı, içselleştirmesi ve bunu bize hissettirmesi açısından çok beğendiğim bir kitap oldu.