Devlet-Ocak-Dergah & 12 Eylül`den 1990`lara Ülkücü Hareket Hakkındaki Yorumlar

Ülkücü hareket ile alakalı yazılmış en iyi eserlerden biri. Dili biraz ağır. Bu konularla ilgili kitap yazarken nesnellik ve tarafsızlık önemli.

Karşıdan da dinlemek, okumak gerek. Teşekkürler.

Ülkücü hareketin tarihsel seyri hakkında bilgi edinebileceğiniz güzel bir çalışma

Ülkücü hareketin yakın tarihi. Her ülkücü, milliyetçi muhafazakar okumalıdır.

Ben Ülkücü bir Türk genci dönemin tarafsız gözlerle anlatmını bulacağımı düşündüğüm bu kitabı okumaya başladığımda daha önsöz kısmında 'faşist' kelimesiyle karşılaşınca boşa umutlandığımı anladım.Özellikle belgesel tarzda yazılmış bir kitapta bu kadar bariz tarafgirlik beklemiyordum doğrusu.Siz kitabın yazarı olarak hareketin kendisini nasıl tanımladığıyla ilgilenmiyor olabilirsiniz ama eğer o hareketi belgesel tarzında incelemekse kendi at gözlüğünüzden bakıp 'faşist' diye o hareketi nitelendiremezsiniz.Ülkücü gençler Harbiye ordu evinde ezilirken sesleri duyulmasın diye mehter marşı çalanların aslında Ülkücülere çok da sert davrandığını ima edemezsiniz.Bu marksist aydınların inceleme yapıyorum derken kin kusması zehir kusması artık gelenek oldu.'Trabzon'u Anlamak' kitabında da aynı durum söz konusuydu.Orda da şöyle yazılmıştı:'Şehri terörize eden Ülkücü Militanlar....' oysa arkada verilen olaylar kronolojisinde sol eylemler sağdan fazla. Burda da aynı yöntem bir de iki yazar olunca ben senden daha iyi çamur atarım yarışı yapılmış herhalde.Yazık olmuş.

Tanıl Bora & Kemal Can'ın bu eseri ülkücü hareketin 12 Eylül sonrasından 1990'lı yıllara kadarki seyrini ele alıyor. Kitab, ülkücü kesimde yayınlanan süreli yayınlar temel kaynak olarak hazırlanmış. Bu kitabın belgesel yönünü kuvvetlendirirken içeriğini zayıflatıyor. Çünkü bilenler bilir ki ülkücü hareketin tarihinde yazılanlardan fazla yazılmayanlar ve dahi YAZILAMAYANlar daha büyük önem taşır.
Ülkücü hareketin tarih içerisindeki seyrini izlemek isteyenler için ve bilhassa o yılları bizatihi yaşayanlar için hafızaları diri tutma babında zaman zaman göz atılmak üzere kütüphanede olmazsa olmaz bir kaynak...
Yazarlarından 1990'lardan bugüne "ülkücü hareket"te olanlar hakkında hazırlayacakları devamı niteliğindeki bir cildi daha beklemek biraz haksızlık mı olur ?...

Tarafsız bir bakış açısıyla ele alınan bir konuymuş gibi görünse de epeyce taraf tutulan bir kitap. Bazı olayları öğrenmek ve kronolojik gelişim sırasıyla MHP ve ülkücülerin tarihini takip etmek için faydalı olabilir. Ama karşılaştırmalı tarih alışkanlığı olmayan bireylerin kafalarında -bana kalırsa- çok yanlış ve yanlı fikirler oluşmasına sebep olacak bir üslupla kaleme alınmış. Böyle bir kitapta 'sol cenah tarafından faşistler olarak adlandırılan kitle' denebilir ve bu kitle tanımlanabilir belki; ama sürekli 'faşist' diyerek ağır yaftalamalara girişmek biraz da özeleştiri gerektirir ve kitap da bu özeleştirinin hiç yapılmayacağı bir sahada yazıldığı için bu eksik kalmış ve olabildiğince yan tutan bir eser meydana çıkmış. Sol bakış açısıyla bu konuyu okumaya çalışmak böyle, sağ bakış açısıyla okumak isteseniz taraf tutmadan milliyetçi yorumlara girmeden, objektif bir dille yazılmış eser bulmak olanaksıza yakın. Tarihin ve bilimin ülkemizde de objektif yapılacağı günlere hasretle...

Sol kulvarda bulunan kesimlerin ülkücüleri "faşist "olarak nitelemesi bilinçaltların da yatan hastalıklarıdır.Bu kavramı ülkücülere kullanmakla beraber kendilerinden farklı düşünen sol fraksiyonlara dahi "faşist"yaftası yapıştırdıkları bugün bilinen bir gerçektir.Klasik sol ağız ve jargonla yazılan ve tamamen "marksisitlere göre ülkücü hareket'i"anlatan,hiçbir kıymeti harbiyesi bulunmayan ve okumayanların çok şey kaybetmiş sayılmayacağı bir eser(!)...

Kitabın adı “Marksist Gözüyle Ülkücü Hareket” konsa daha uygun olur. Olayların doğruluğu veya yanlışlığı tartışılır da, kitap tamamen Marksist bir bakış açısıyla ve bilim adamı objektifliğinden uzak tek tarafı gözeten bir üslupla yazılmış. Sonuçta ülkücü denilen faşist gruplar ansızın ortaya atılıp zavallı solcuları katletmeye başladılar gibi bir durum ve yorum ortaya çıkıyor. İki grupla da ilgisi olmayan biri olarak o devirle ilgili benim hatırladıklarım insanın aklına, yani tek ülkücüler mi vardı, o zamanki bir düzine silahlı sol örgüt kamu yararına çalışan hayır kurumları mıydı sorusunu getiriyor. Sadece bir dönemi kronolojik açıdan hatırlamak için okumağa değer.