Kısa öykülerden oluşan, beklenti oluşturan, lakin oluşan beklentiyi yeterince karşılayamayan bir kitap olmasına rağmen, yine de dilinin günlük hayatın içinden olması ve ara sıra esprilerin serpiştirilmesi sayesinde samimi havası ile ilerisi için umut vaat eden bir yazar diye yorumlayabilirim. Kitabın ortalarına geldiğimdeki izlenimimim için, "demini almamış çay lezzetinde" olarak yorumlamıştım. Okumaya devam ettiğimde yazarın kitabı aynı bakış açısından özetleyen bir paragrafına rastladım, aynen aktarayım:
#Alıntı Bknz: Bal,Süt, Yumurta. Her birini ikişler kez izleyip, hiç bir şey anlamamış benden bir tane daha var mıdır bilemem. Her üçünde de konuya ha girdiler, ha girecekler diye peygamber sabrıyla beklerken, sinema salonunun ışıkları yanıvermişti. Çok bozulmuştum. Şimdi ne zaman biri "iyi filmdi, şahaneydi" dese hafiften bir tırsma oluyor bende.
İşte tam da bu sebeple "iyi kitaptı, şahaneydi" demiyorum!
Tırsmayın diye...