Haluk Sena Arı Hanımefendinin, mübarek Ramazan Ayının atmosferine de uygun iki kitabını 2 günde bitirmek nasip oldu.
Eser, aile hayatı adını taşısa da, genel olarak eski Osmanlı’daki adetler, insanlar, mekanlar üzerine kalem alınmış.
O devrin sokakları, esnafı, evleri, terbiyesi, ikramları, düğünleri, sünnetleri, cenaze ve doğumları, ev ziyaretleri vb. gibi onlarca bilgi mevcut. Yine şerbetçiler, macuncular, tulumbacılar, makaracı-iplikçiler sayfalar arasında tatlı tatlı geçit töreni yapıyor.
Bir solukta, bir oturuşta okunacak bir eser.
Yine de söylemeden geçemeyeceğim bazı hususlar var. Bunları dile getirirken içim çok rahat olmasa da, daha geniş kitlelere ulaşma adına yaptığımı düşündüğümden nispeten vicdanen müsterihim. Aynen “Edep Mektebinden Hatıralar” eserinde olduğu gibi kapak seçimi, dizgi, seçilen resim-fotoğrafların kalitesizliği, konu ile ilişkili olmamaları, bölümlerin tanzimi ve kurgusu gibi pek çok konu ki burada iş biraz da yayınevine düşüyor, eser bazı sıkıntılar yaşıyor. Ve bence yine yayınevi editoryası, üslup-dil noktasındaki didaktiklik ve tercih edilen “ikinci çoğul şahıs” kipine de müdahale etmeliydi. Üslup-dil demem şu noktada, eğer o günleri anlatıyorsanız, dilde tamamen sadeleştirmeye gitmek ve günümüz Türkçesi ile yazmak biraz zarf-mazruf uygunsuzluğuna yol açıyor ve sırıtıyor. (Bunların pozitif örnekleri için Münevver Ayaşlı ve Samiha Ayverdi Hanımlar ile Ahmet Yüksel Özemre Hocanın eserlerine bakılabilir.) Eğer bu hususlar ele alınır ve tekrar baskılarında düzeltilirse, kanaat-i acizemce eser hak ettiği çok daha güzel yerlere gelir. Esasen bu bir vecibe, çünkü kökü mazide olan bir ati olmak adına bu ve benzeri eserlere gençlerin, orta yaşlıların ve o dönemlerin son demlerine yetişmişlerin çok ama ihtiyacı var.