Gezi yazısı deyince akla ilk gelen isim olmayı hak eden, Mesut DOĞAN, kendisini daha önce çıkardığı "Çin Kadar Uzak Can Kadar Yakın Şehirler" adlı kitabından tanıyoruz. Gezi türünü hiç sevmezken, bu fikrim, ilk kitabını okuyunca değişti. Bu kitap da bu fikrimi perçinledi. Lorca'nın şiirine yer vermesi de bir o kadar kitabı güzelleştiren nedenlerden diye düşünüyorum. Eserde şiire yer verilmeseydi, Elhamra Sarayının bir tuğlasının eksik kalması gibi eser eksik kalırdı bence. Şiirsel anlatımıyla adeta resim gibi anlı anlatmış, İspanyadaki sarayı ayaklarımıza getirmiş. Hayal gücü iyi olanlara Elhamra Sarayının nadide işlemelerini ve cennet bahçelerini andıran serin sularını tatmak, düşlerin son sığınağına başını yaslayıp dinlenmek düşüyor. Sütunlarındaki esrarengiz nakışlarında gözlerini dinlendirmek, fıskıyelerinden akan suların şırıltısını dinleyerek ruhani iklimine doğru kanat takıp uçmak istiyor insan. Bu güzel anlatım, sarayın güzelliğinden kaynaklanmıyor sadece. Düşsel ile gerçekliği eserinde mezcetmesinden de kaynaklanıyor. Yazarın ellerine sağlık derken, bundan sonraki kitaplarını şimdiden merak ediyorum....