Her sayfası tek başına bir sanat eseri olarak müzelerin ve sergilerin duvarlarını süslemesi gereken bir roman.
Bırakın bir destanı, sıradan bir şiiri bile çizgilerle bu kadar iyi anlatabilmek, her gölgelemede, her çizgide yaşamak, hissetmek bunlar daha önce hiç bir arada rastlamadığım olgular. İnsanın başını döndürüyor. Öncelikle bu muhteşem destanı yazan Nazım Hikmet Ran'a, daha sonra da bu gerçek sanat eserini yıllarını vererek hazırlayan Nuri Kurtcebe'ye bir okur ve sanat sever olarak şükranlarımı sunuyorum.
Günümüzde Kurtuluş Savaşının önemi, o sürecin zorlukları ve kayıplarını giderek daha hafife alan insanlar varken, bu destanın mutlaka herkesin kütüphanesinde bulunması ve herkes tarafından okunması gerektiğine inanıyorum.