En Eski Yüz
Ben dile tutuldum sanırım, gündeliğin en olağan hareketleri bile Buzluk'un sözcükleriyle şiirleşir, çağrışımlarla tek bir hareket olmaktan çıkıp birçok duyguyu taşımaya başlar. Bir kuşun çırptığı kanadı pes sesli bir başka kuşa bağlar Buzluk, denizle nehri bir kılar, daha da neye benzeteyim bilemiyorum ama benzerliğe de gelmez, ona özgüdür. Ödüllüdür de; üç kitabı üç farklı ödül almıştır. Bir arkadaşım ilk iki kitabının çok daha iyi olduğunu söyledi, onları da gözden geçireceğim.
Öyküler insanların kaybettikleri şeyleri eğip bükerek acıyı nasıl benimsediklerini yansıtır biraz, örneğin bir insanı devlet elden alır, yok eder. Yaşanmıştır ve yaşanacaktır bu, insanların bununla nasıl baş ettikleri, baş edip edemedikleri, mesele budur. Basit insanların basit kötülükleri vardır ve kötülük en saf halinde bir dinişsiz yokluğa sebep olur. İnsanlar acılarını hep başka bir şeye çevirmeye çalışırlar, katlanabilmek için. Buzluk'un öykülerinde bu başkalık bir dünya olarak ortaya çıkabilir, dolmuştan uzak bir zamanın hatıralarına inilebilir, istikamet belliyken trenlerden inilip kuytu bir ormana girilebilir, mücadelenin yaratıcılığı öykülerin başrolündedir.
Bütün öykülerde başka acılar, başka masallar var. Hepsinin çok iyi olduğunu söyleyebilirim. Kurmaca dünya iyi, karakterler iyi, öykünün tamamı boyunca süren kurulum iyi, her şey iyi. Buzluk iyi bir öykücü.