Aile Bilinci Hakkındaki Yorumlar

MouseTi17
03.12.2018
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
müslüman bir aile nasıl olmalı sorusunu cevabı
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
meşe34 24.02.2014
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Müslüman bir ailede eşlerin sahip olması gereken incelikleri ve islami prensibleri anlatmaya çalışan küçük bir risale.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Rasim Yılmaz 22.04.2012
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
AİLE SAADETİ İÇİN UYULMASI GEREKEN DİNİ KURALLARI BULABİLİRSİNİZ.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (2)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
muftuihsan 30.03.2012
Bir arabayı kullanmanın kursu olur da bir aile kurmanın neden kursu olmaz. Anne baba olmak bugün sadece ailede alınan eğitimle yürütülmektedir. İşte bunu destekleyen, insanın aile konusunda nelere dikkat etmesi gerektiği konusunda öncelikli kitaplardan birisiyle karşı karşıyayız. Hayırlı okumalar dileği ile kitaptan alıntılarla baş başa bırakıyorum:
Üstad Necip Fazıl, Peygamber Efendimiz’in “Dünyadan bana üç şey sevdirildi. Güzel koku, kadın, gözümün nuru namaz” sözleriyle ilgili olarak şu yorumu yapar: “Demek ki insanda olgunlaşmanın ana şubelerinden biri kadına ve evlenmeye meyl ve muhabbettir.” (s.11)
Kendilerine bir erkek ya da kızın huyu ve dindarlığı sorulan insanlar da doğruyu söylemekle görevlidirler. Adaletli bir şekilde kesin olarak bildiklerini söylemeleri gerekir.
Kays’ın kızı Fatıma Rasulullah Efendimize gelerek Ebu Cehm b. Huzeyfe ile Muaviye b. Ebi Süfyan’ın kendilerine talip olduklarını belirtti ve hangisiyle evlenmesinin kendisi için daha hayırlı olabileceğini Peygamber Efendimiz’e sordu. Efendimiz şu cevabı verdi: “Ebu Cehm sopasını kadınların üzerinden kaldırmayan (kadınları döven) bir kimsedir. Muaviye ise parasız pulsuz (ailesinin geçimini sağlamaktan aciz) bir züğürttür. Lakin sen Üsame ile evlen.” (Tirmizi) (s.34)
Yine Peygamberimiz “Size dînî ve ahlâkî yaşantısı hoşunuza giden kimseler geldiğinde, onları evlendirin, aksi takdirde yeryüzünde kargaşa ve büyük bir ahlâkî çöküntü olur.” (Tirmizi, nikah 3, H.No:1084) buyurmuşlardır. Bu hadisi şerifte çok büyük bir incelik vardır. Rasulullah Efendimiz dindar ve güzel ahlaklı kişinin tercih edilmesini istemiştir. Bu vesileyle her dindar gözüken kişinin gerekli güzel ahlaka sahip olamayabileceğine de dikkatimizi çekmiştir. (s.40)
Hayat ayna gibidir. Ona gülerek bakarsanız, o da size güler, ona somurtarak bakarsanız, o da size somurtur” diyen düşünür doğru söylemiştir. (s.63)
İslam büyükleri Allah’ın rızasını kazanmayı umarak daima affedici olmayı prensip edinmişlerdir. Şu olay ibret alınacak niteliktedir:
“Evin hizmetkarı, efendisi abdest alsın diye bir güğüm içinde ılıştırmak üzere kaynar su getirirken, ayağı takılır ve elindeki kaynar su evin küçük çocuğunun başından aşağı dökülüp, onun anında ölmesine neden olur. Hizmetçi korkudan titreyerek Al-i İmran 134. ayeti okur.
“Öfkelerini yenenlere ve insanların kusurlarını bağışlayanlara cennet hazırlanmıştır. Allah iyilik edenleri sever.”
O büyük üzüntü içindeki ev sahibi “Tekrar oku” der. Köle yeniden başlar. “Öfkelerini yenenlere” deyince ev sahibi “öfkemi yendim” der. “İnsanların kusurlarını bağışlayanlara” deyince “Seni affettim” der. “Muhakkak ki Allah iyilik edenlere sever” kısmını okuyunca ise
“Seni Allah rızası için azat ettim” der.
İşte Allah’ın, böylesine zor anlarda, böylesine affedici olabilen kulları vardır. Köle alim, sahibi alim ve her ikisi de Allah’ın rızasını gözeten insanlar olunca, en kötü bir olay bile en iyi bir şekilde sonuçlanabilmektedir. (s.65)
Sevgili Peygamberimize;
- Yâ Rasûlallah: Hangi kadın daha hayırlıdır? Diye sorulduğu zaman şöyle buyurdu:
- Kocası kendisine baktığı zaman (temizliği, güzel görünümü ve güler yüzü ile) kocasını memnun eden neşelendiren emrettiği zaman itaat eden nefsinde ve malında kocasının hoşuna gitmeyecek şekilde ona muhalefet etmeyen (karşı çıkmayan) kadındır. (Ebû Dâvud)
Özellikle kadınlar "Alan almış, almayan başından savmış, bunca yıldan sonra süslenip de ne olacak?" düşüncesine kapılmamalıdırlar. Temiz ve bakımlı olmak, güzel görünmek insanın kendisine ve eşine saygısının, sevgisinin, değer vermesinin bir ifadesidir. (s.95)
Hatayı söylemenin de bir yolu yordamı vardır. Şu hikaye ibret olarak önemlidir:
Padişahın birisi rüyasında bütün sevdiklerinin gözü önünde birer birer boğulduklarını görür. Sabahleyin dehşet içerisinde uyanır ve hemen rüya tabirinde en usta kişinin çağrılmasını ister. Hemen çağırılır ve gelir. Padişah rüyasını anlatır ve endişeyle sorar:
- Benim bu rüyam neye gelir? Adam;
- "Padişahım der pervasızca "Bütün sevdiklerinizin siz yaşarken gözünüzün önünde birer birer öldüklerini göreceksiniz.
Padişah beyninden vurulmuşa döner ve "Atın" der "bu şom ağızlıyı buradan" Aradan bir iki gün geçer. Bir türlü rahat edemez, huzur bulamaz, tekrar:
- "Bana çok iyi rüya tabir eden başka birisini getirin." diye emir verir. Bir başkasını getirirler, Padişah ona da rüyasını anlatır ve ne anlama geldiğini sorar. Tabirci:
- Ne mutlu size padişahım der. "Siz bütün sevdiklerinizden daha uzun ömürlü olacaksınız." Padişah bu tabire çok sevinir. Adamı ödüllendirir ve yollar.
Dikkat edilirse birinci adamın sözü ile ikinci adamın sözü aynı gerçeği dile getirmektedir. Sonuç itibariyle aynı anlama gelmektedirler. Ama söyleniş biçimi farklı olduğu için çok farklı etkiler ve dolayısıyla da tepkiler ortaya çıkmıştır.
Aynı gerçeği hem kırıcı bir şekilde, hem de kırmadan belirtmek mümkündür. Bir tenkit karşıdaki kişi incitilerek de yapılabilir, incitilmeden de. (s.104)
Özellikle eşler arasında yaşanan ve aile içinde gizli kalması gereken konuların başkalarına aktarılması haramdır. Şu olay ibret verici niteliktedir:
Bir kimseye boşanmak üzere olduğu hanımı hakkında sorarlar:
-Neden boşuyorsun?
-Aklı olan hanımının sırrını söylemez’ diye cevap verir. Aradan bir süre geçer, o hanımla ayrılırlar ve kadın başkasıyla evlenir. İlk kocası olan kişiye o zaman tekrar sorarlar:
-Sahi sen neden boşanmıştın?
-O artık benden ayrıldı gitti, başkasının hanımı oldu. Başkasının hanımı hakkında konuşmak bana yakışmaz’ diye cevap verir. (s.129)
Ashabın hanımları beylerini üzgün gördükleri zaman, -Hayrola derdiniz dünya için midir, yoksa ahiret için mi? diye sorarlardı. Eğer dünya için bir üzüntüleri varsa “Allah kaldırsın” diyerek teselli ederlerdi. Eğer ahiret için bir sıkıntıları varsa “Allah artırsın” diyerek dua ederlerdi. (s.131)
“Terbiye, kulu dinî ve dünyevî vazifelerini hakkıyla getirebilecek bir biçimde eğitmektir.” (Kınalızade Ali Efendi) (s.148)
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
is.m@il 26.10.2011
aile kurumunu islami perspektifte ustaca yorumlayan yazar, çalışmasında bilimsel verileri arda bırakması kitabı bütünüyle eksik bırakmaya yetiyor.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (2)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
monaroza034 27.01.2011
toplumun temel çekirdeği aile ,eğer o sağla olursa sağlam bireyler ve sağlam bir topluluk yetiştirmiş oluruz. bu bağlamda aile ve bireylerin evlilik müessesini özümseyim bilinçlendirmek adına okunması gereken kitaplardan. bilinç serisin güzel eserlernden birisi daha .
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (2)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla