Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu Hakkındaki Yorumlar

Onaylı Yorum Bu yorum, Onaylı Yorumcu tarafından yazılmıştır.
Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu
Kahvengiz, Beyoğlu tarihçesi, her neyse. Birsel'i pastanede oturanları anlatırken kapıda bekler halde bulabilirsiniz, aslında orada değildir ve yaşananları başkalarından duymuştur ama kendini oraya konduruverir, sanki gözlüyormuş gibi. Her şeyin orta yerindedir Birsel, sadece yaşananları anlattığının üzerinde durur da durur. Öyleyse gerçekten orada olduğunu inanmaktan başka bir seçenek yok ki orada olmadığını da söyleyemiyoruz, anlatımı her şeyi canlandırıyor. Sait Faik'i Orhan Kemal'le yürürken görüyoruz, Birsel önlerinden geçip gidiyor ve masasına oturunca ikisinin konuştukları şeyleri yazıyor. Baylan'da varoluşçu tayfanın muhabbetlerine Birsel de ortak oluyor, aynı masada oturarak. Aslında oturduğu masanın her yerde olduğunu düşünüyorum, sanki bütün anları bir araya getirip ortaya çıkan tek birinde yaşıyor/yazıyor. Birsel'in böyle bir imgesi var; o bir zaman yolcusu.
Kitabın Beyoğlu'nu anlattığını söyleyerek başlıyor. Rengârenk bir cümbüş. Ozanlar, ressamlar, gazeteciler, goy goycular, sürüsüyle insan. "İncikli-boncuklu kadınlar, cas-cas yanan bobstiller, bastonlu abuzettinbeyler, afi kesen pırpırılar, alengirli kızlar Beyoğlu Caddesini güvercin göğsüne, bakla çiçeğine, böcek kabuğuna, gül kurusuna, turna gözüne ve ördek başına boyar." (s. 1) Birsel'in detayları çok zengindir, benzetmelerinden inanılmaz keyif alınır. Dönemin deyişlerini kullanması da ayrı bir güzellik.
Beyoğlu'nun tarihi, Kahveler Kitabı'nda anlatılan İstanbul kadar genişçe bir yer tutmuyor, bu kısmı kısa tutmuş Birsel. Sadece kahvelere odaklandığı için muhtemelen, zaten önceki kitabında 1500'lü yıllardan itibaren şehrin geçirdiği değişimi kapsamlı bir biçimde ele alıyordu, bu kez konu sadece Beyoğlu. Kanunî çağında oralar bağlar, tarlalar ve bostanlarla kaplıymış ama Galata'nın nüfusu artmaya başlar başlamaz sokaklar kendiliğinden oluşmaya başlamış. Büyükelçilik binaları yapılmış, dükkanlar açılmış derken almış yürümüş Beyoğlu. Sokaklar başlarda darmış ama meşhur İstanbul yangınları sağ olsun, yapılar küle döndükçe caddeler genişletilmiş, sokaklar nefes almaya başlamış. Nerval'den ve Gautier'den bahseden Birsel, onların gözünden Beyoğlu ve civarının geçirdiği değişimi de aktarıyor. Gayrimüslimlerin eğlenceleri dillere destan, dünyanın çeşitli yerlerinden gelenler idareyle anlaşıp kanunları esnettikçe ortalık şenlenmiş. Baskınların yapıldığı dönemlerde karakola atılanlar bir müddet sonra çıkıp eğlenceye devam ederlermiş. Her mekanda gerçekleşmiyormuş bu, sadece adı duyulmuş olanlarda. Yazarların eserlerini anan Birsel, Halit Ziya'nın Mai ve Siyah'ta anlattığı Cristal'i, Peyami Safa'nın eserlerindeki diğer ortamları bir bir canlandırır. Tokatlıyan, pasajlar, eski ve yeni dükkanlar bir tarihe tanıklık etmiştir ve Birsel'in sözcüklerinde mekanların da sesini duyarız. Hemen hemen bütün mekanlara girip çıkan Ahmet Rasim'in sesi de araya karışır, mekanla insan arasında bir diyalog başlar. Aralara ilginç anekdotlar sıkıştırır Birsel, örneğin Yahya Kemal'in yemek yerken jambonu havaya atıp "Parislilere özgü bir ustalıkla" ağzına düşürmesi ilginçtir. Kişilerin yaşamları için ayrı bölümler oluşturmuş Birsel, yine de araya böyle küçük parçalar sıkıştırabiliyor. Coşkun akan bir nehir, durmayan bir hafıza, her şeyi karıştırıyor.
Birsel'in şahit olduklarıyla duydukları arasında küçük bir anlatım farkı var, duyduklarını olduğu gibi aktarıyor. Kendi zamanındaki olayları anlatırken takındığı karnaval havası bu bölümlerde yok, daha resmi bir üslup kullanmış. Yakup Kadri'nin meselesi bu biçimde anlatılmış, aktarayım: Servetifünuncuların toplantısının olduğu gün Kadıköy vapuruna binen Cenap Şahabettin, karşılaştığı Yakup Kadri'yi de toplantıya götürüyor, Tokatlıyan'a. O gün orada Ziya Gökalp de var. Şahabettin, Gökalp'e laf atıp Arap ve Fars tamlamalarının kullanılmadığı bir edebi eseri yazan birini tanıyıp tanımadığını sorar, alaylı. Gökalp, Yakup Kadri'yi göstererek, "İşte, dediğiniz kişi bu," der. Mekandan çıkan Ziya Gökalp, arkadaşına Yakup Kadri'yi onların ellerinden aldığını söyler. Şahabettin, Gökalp'in dille alakalı sıkıntısının ne olduğunu bir türlü çözemediğini söyler falan, bazen gizliden, bazen alenen bir münakaşa.
Lebon'a geldiğimizde Abdülhak Şinasi'yi, Macit Gökberk'i ve Nermi Uygur'u görüyoruz. Kimin ne sıklıkla uğradığını söyler Birsel, kendisi de ortamdan ortama geçtiği için, gününün büyük bir kısmını buralarda geçirdiğinden kimin nerede olduğunu, neler yaptığını bilir. Dergi tayfalarının hangi mekanlarda takıldıklarını, aralarındaki münakaşaları, edebi tartışmaları falan, hemen her şeyi bilir. Neyse, Lebon. Zamanında burada Namık Kemal ve Ziya Bey -o zamanlar paşalığı henüz yok- de takılmış, İstanbul'u kıran koleradan bahsetmişler. Servetifünuncular kapağı atmışlar sonra, Cenap'ın Fikret hakkında söyledikleri ilginç. Fikret'in Doğu'yu pek az bildiğini, Batı'yı ise hiç bilmediğini, yeter derecede kitap okumadığını ve Mehmet Rauf'un bile etkisinde kaldığını söyler. Birsel'e göre Cenap kendini beğenmiştir, gerçi Servetifünuncuların tamamı kendini beğenmiştir, bu yüzden Ataç bu adamların -Halit Ziya hariç- en büyük özelliklerinin "böbürlenmek ve zekâ kıtlığı" olduğunu söyler. Lebon'un bir diğer müdavimi Abdülhak Hâmit'tir, kadın düşkünlüğünden her gün birini alıp götürür. Birsel hemen araya sokuşturuverir; putların devrilmesi hadisesinde Hâmit, Nâzım Hikmet'i yemeğe çağırır ve bilinen konuşmasını yapar. Nâzım Hikmet şaşırır, Hâmit'in ellerinden öperek oradan ayrılır ama Hâmit kinlenmiştir, arkadan sallamaya başlar. O da Nâzım Hikmet gibi yazabilir, o şiirin pek bir olayı yoktur. Cabası: "'Nâzım Hikmet Bey benden yanlışsız bir sayfa okuyamaz.'" (s. 49)
Nâzım'ın bir olayı da Semiha Berksoy'a takıklığı. Nâzım, Berksoy'a eğer evlenirlerse sahneye çıkmayacağını, hatta kapıdan bile çıkmayacağını söyler. Nâzım'ın böyle huylarının olduğuna dair bilgilere birçok kaynakta denk gelebilirsiniz, doğrudur. Yapardı da.
O kadar çok anı var ki hangisini anlatacağımı bilemedim. Sait Faik'in maceraları bile başlı başına yeter. Derleyip bırakayım şuraya: Yahya Kemal'in Orhan Seyfi'yi ve Yusuf Ziya'yı gömmesi. Yahya Kemal'e göre bu ve bunun gibi şairler yeteneksizdir, çağdaş Fransız şiirlerini anlayamazlar. "Bundan dolayı yüzeyde kalan manzumeleri daha kendileri hayatta iken unutulacaktır." (s. 119) Yahya Kemal'e dair anlatılanlar da ilginç. Şöyle demiş mesela: "'Ben de Nâzım Hikmet gibi, o tarzda şiir yazabilirim. Ama üç gün sonra hapse atarlar beni. Hayatım da mahvolur." (s. 119) Zaten bir komünist dalgası patlamıştır, Peyami Safa beğenmediği kim varsa "komünist" diye damgalamaktadır, devlet de aynı şekilde kör bir şiddet uygulayarak insanları düşüncelerinden dolayı doğduklarına pişman etmektedir. Sakat zamanlardır kısaca, Yahya Kemal'in tavrı anlaşılabilir. Kendisinin Nâzım Hikmet'le de ayrı bir ilişkisi, meselesi vardır zaten. Nâzım'ın annesiyle bir gönül macerası olur, sonra kadın hapse atılan oğlu için -yanılmıyorsam- Galata Köprüsü'nde protesto eylemini sürdürürken oradan geçen Yahya Kemal kadından uzak durur, karşı kaldırımdan yürür falan, böyle bir işler vardı.
Çok küçük bir iki şey: Türkçede yayımlanan ilk Kafka öyküsünü 1952'de Naim Tirali'nin çevirdiğini öğreniyoruz. Edip Cansever'in henüz İkinci Yeni'nin yer çekimini bozmadığı zamanlarda Birsel'le takıldığını, sade şiirler yazdığını ve birbirlerini pohpohladıklarını da öğreniyoruz. Daha da pek çok şey öğreniyoruz, müthiş bir yolculuk bu, Türkçede benzeri var mıdır, bilemiyorum. Birsel'in anlatısı şahane.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (5)
Hayır (2)
Bu Yorumu Yanıtla
İmperium Literary
13.03.2024
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Türk Edebiyat Tarihine mâl olmuş pek çok şahsiyetin yaşamlarına, birbirleriyle olan ilişkilerine ve eserlerine dair eşsiz bir eser.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Onur Biçer
11.08.2023
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Salah Birsel ve İstanbul birleşince ortaya büyük bir keyif çıkıyor. Salah Birsel'in her kitabı okunmaya değer.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Yüksel Öztürk
31.07.2023
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Güzelim İstanbul...
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (1)
Bu Yorumu Yanıtla
serdarx57
23.04.2023
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Salah Birsel'in İstanbul'u çok daha büyüleyici.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
in dubio pro reo
08.12.2022
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Nefis bir eser. Yeryüzünün belli başlı mitolojik kentlerinden biri İstanbul, kentin şahdamarı Beyoğlu. Her yiğidin harcı değil böyle zorlu bir konuyu kuşatmak. Salah Birsel'in boşuna en ünlü kitabı olmamıştır: "Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu",
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
yigittopaloglu
24.07.2021
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Beni o yıllara götüreceğine eminim, iyi ki kayda geçmiş...
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
KY-3574078
13.06.2021
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Okurken çok ama çok eğlendim. Kendinizi kitabın akışına kaptırdığınızda zaman akıp gidecek.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
MCMV26
26.02.2021
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Dönemin Beyoğlu'nu, edebiyatçılarını anlatan güzel bir kitap.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
f.ç.
05.02.2021
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
İlk Salah Birsel kitabım. Son olmayacak. Çok keyifli bir dili var.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
AyçaEvrim
21.11.2020
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Harika bir deneme eseriydi. Salah Birsel'in okuduğum ilk kitabı olmuştu.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
bekir yücel
17.03.2020
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Edebiyattan hoşlananların sanatçıları daha yakından tanıyabilecekleri bir eser.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
okurrca
08.01.2020
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Mükemmel bir kültür hazinesi, dil ve edebiyat zevki barındıran bir deneme kitabı. Salah birsel'in kitapları güzeldir. Tavsiye ederim
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Vural Cam
17.05.2019
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Salah Birsel okumak keyfidir, bir zevktir. Okuyun ve okutun. Tüm kitaplarını öneririm.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
elari
22.12.2018
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Salah Birsel'in okuduğum ilk kitabıydı, çok zengin bir anlatımı var, özellikle konusu nedeniyle de fazlaca bilgi var.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
vonlanthen
17.05.2018
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Salah Bey tarihinin her cildi ayrı bir kültür ve dil hazinesi. Muhteşem eserler.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (2)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
kubragokhan25
21.03.2018
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Detaylara önem veren bir yazar. Kitap bilgi dolu, her okunduğunda insana bir şeyler öğretir.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
MEMDUH CEM GÜRCAN
05.06.2017
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
NE KADAR ÇOK ŞEY KAYBETMİŞİZ ...
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (3)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
burakozlem
27.01.2017
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Özellikle 40'lı yılların, sonlara doğru da 50'li yılların edebiyat dünyasının bir portresini çizmiş Salah Bey o kendine has mükemmel üslubuyla.Bu eserin edebiyatla ilgilenmeyen sıradan okurun anlayabileceği veya sevebileceği bir eser olmadığını da belirtmek gerek. Salah Bey'i okurken sıkılmanızın imkanı yok.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (3)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
öylesine bir adam
17.02.2016
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Salah Birsel'in bambaşka bir üslubu var. Yalnız kitapları çok ayrıntılı olduğundan bir çırpıda okunup geçilmemeli.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Seba28
26.06.2015
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Adı ve kapağıyla daha çok dikkat çektiğinden ötürü daha önce okumayı tercih ettim ve genel anlamda kitap beni çok baydı ve sıktı. Bu sebeple zamana yayarak okudum. Serinin ilk kitabı "Kahveler Kitabı" ise şahane. Serinin ilk kitabında 10/10 ise bu kitap 6/10 eder.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (2)
Hayır (4)
Bu Yorumu Yanıtla
yakaza19
21.04.2015
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Tanınmış edebiyatçıların en doğal yaşamı, tüm ayrıntılarıyla anlatılmış. Edebiyatseverler, sanatçıları daha yakından tanımak istiyorlarsa okuyabilirler. Yoksa kitaptan zevk almazsınız.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
dgüllü
12.04.2015
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
beğendim bu kitabı yalnız bu tür kitapları okuyorsanız mina urgan bir dinazorun anılarını da okuyun...kitap istanbulun beyoğlunda bulunan cafelerin eski halinden hangi edebiyatçıların oralara gittiğinden bahsediyor.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
vsalivan 03.01.2014
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Bilhassa 1940 ve sonrası servetifinun edebiyatı ve büyük üstadlarımızın güzel hikayelerini bulabileceğiniz bulunmaz bir eser.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (2)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
osman akalın
11.09.2023
Her yazarın kıskanacağı bir sözcük haznesine sahip Salah Birsel. Dili kullanılışı şaşırtıyor okuru. Hayret edilesi dil, öyle kıvrımlı yollardan geçiyor ve çıkmaz sandığınız sokaklardan zıplayıp yükseliyor ki 'Bu sözcük nasıl böyle kullanılır?' diye zihninizin dehlizlerini aydınlatıyor.
Yaşar Kemal' in, Osman Şahin' in Tarık Dursun' un şiir gibi nehir gibi akan dilleri başka güzeldir Salah Birsel' in dili başka güzel. İlki gönlünüzü zenginleştirir ikincisi zihninizi.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Aventis Sokak
06.03.2018
neyi kaybettiğimizi hatırlatan bir salah bey kitabı. okunmalı ve okutulmalı
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
HİDİŞKO 01.07.2010
Tam bir nostalji kitabı.1940'lı-1950'li yıllarda Beyoğlu mekanlarını ve özellikle edebiyat dünyasından olmak üzere tanıdığımız birçok kimseyi anlatmış.Bir sohbet havasında yazılan eseri okumak büyük bir zevk veriyor insana...
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (5)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla