Birkaç yıldır “post-truth” yani “hakikat-sonrası” döneme girdiğimiz söyleniyor. Post-truth, çok yüzeysel olarak söyleyecek olursak, gerçeğin politik kıymetinin ortadan kalkması, hislere ve inançlara seslenen söylemlerin politikanın yerini alması olarak tarif edilmekte. Peki gerçekten durum bu mu? Kapitalizm ve onun uzantısı olarak burjuva siyaseti, zaten “hakikat” yani gerçekler üzerine inşa edilmemiştir ki bugün artık “hakikat-sonrasına” geçilmiştir diyebilelim. Kapitalizm bir dizi mit, efsane üzerine inşa edegelmiştir.