Çengi
Emre Miyasoğlu
Bize özgü Türk romanının öncüsü kabul edilen Ahmet Mithat Efendi'ye bugüne kadar yeterince yer ayırmayan yayın dünyası, onun eserlerini günümüz Türkçesine uyarlayarak yeniden yayınlamayı maalesef önemsememiştir. 'Muşahedat' ve 'Felatun Bey ile Rakım Efendi' adlı romanlarıyla edebiyat tarihimizde çok sağlam bir yer edinen Ahmet Mithat'ın 'Çengi' adlı romanı da gerçek bir klasik. Ahmet Mithat'ın, dilinin sadeliği ve akıcı anlatımı, Çengi romanında kendisini buluyor ve eserin bir solukta okunmasını sağlıyor. Dört ayrı bölümden oluşan roman, her bölümde bir önceki bölümün karakterlerinden yola çıkarak yeni bir hayat, yeni bir dünya anlatıyor. 'İstanbul'da Bir Don Kişot' adlı ilk bölümde cin peri hikayeleriyle meşgul Saliha Molla ve bütün bu safsatalarla büyüyen oğlu Daniş Çelebi'nin saflıkta son haddi bulan hayat hikayesi anlatılıyor. İsminden de anlaşılacağı gibi Ahmet Mithat, zamanının Don Kişot'unu başarılı bir dille hikayeleştirmiş. Hayatı boyunca cin, peri masalıyla büyüyen Daniş Çelebi sonunda yine, peri kızı sandığı bir kadınla evleniyor: Çengi Sümbül. Aşık Peder adlı ikinci bölümde ise, kızını psikopatlık derecesine varacak şekilde kıskanan Mısırlı kölemenlerden Canberd Bey ve onun zavallı dünya yüzü görmemiş kızı Melek Hanım'ın trajik hikayesi anlatılıyor. Bu bölümün sonunda da, Melek Hanım ilk gördüğü genç erkekle, ilk bölümdeki Daniş Çelebi'nin oğlu Cemalle kaçıyor. Üçüncü bölüm; Vur Patlasın Çal oynasın. Bu bölümde, aslında Cemal'in annesi olan, fakat Melek'in annesi olarak bilinen 'peri kızı' Çengi Sümbül'ün bir bağevinde düzenlediği eğlenceler ve buradaki insanların düşkünlüğü anlatılıyor. Üçüncü bölümün devamı olan son bölümde ise Çengi Sümbül'ün aslında Cemal'in annesi olduğu ortaya çıkar. Bütün bunları oğlunu terbiye etmek için yapan kadın, bu sayede kızı olarak yanına aldığı Melek Hanım'a da gözü gibi bakmıştır.
Roman'ın temasında hayalperest dünya ve kötü terbiye var. İçine kapanık, hayal dünyasında yaşayan ve duygularında aşırılığa kaçan insanların düştüğü durum anlatılırken, kullanılan dil insana sohbet havasını çağrıştırıyor. Ahmet Mithat'ın senli-benli anlatımı eserin başlıca zenginliği. Ayrıca kurgu bakımından gerçekten çok sağlam ve bir o kadar da şaşırtıcı. Kitaptaki karakterlerin ilişkilerindeki dengesizlik, yanlış terbiye olgusunu vurgular nitelikte.
Bu klasik eserin bu güne kadar fazla önemsenmeyişi gerçekten de Türk edebiyatı için kaçırılmış bir şans. Bu şansın yakalanmasında büyük emeği olan Mustafa Miyasoğlu, eserin orjinaline sadık kalarak 'Çengi'yi günümüz Türkçesine kazandırmış.
Eserin aslı, 1877 yılında, Tercüman-ı Hakikat gazetesinde tefrika edilmiş, ardından 1884'te de, romanın ilk bölümü yine Ahmet Mithat tarafından, 'Çengi Yahut Danış Çelebi - Üç Perde Milli Oyun' adıyla müzikli bir oyun haline getirilmiştir. Mustafa Miyasoğlu eseri sadeleştirmekle kalmamış aynı zamanda da Aşık Peder bölümü dışındaki üç bölümlük kısmı oyunlaştırmış. 'Daniş Çelebi ile Çengi Sümbül' adıyla İstanbul Şehir Tiyatrolarında yakında sahneye konacak olan oyun, kitap göz önüne alındığında şimdiden epey ilgi çekeceğe benziyor.
Bu önemli eseri ve oyununu Türkçemize yeniden kazandırarak Türk edebiyatına önemli bir katkıda bulunan Mustafa Miyasoğlu'na ve kitabı yayınlayan Selis Kitaplar'a teşekkür ediyoruz.
İsteme adresi: Selis Kitaplar, Alayköşkü Cad. No: 6/2 Cağaloğlu/İSTANBUL
Tel: 0212. 520 05 57