Varoluşun ne kadar ciddi bir mesela olduğunu kaygı üzerinden anlatan Kierkegaard, boşuna Varoluşçuluğun temeli değildir. İskandinavya'nın kasvetinde, hayatı çelişkilerin içinde çalkantılı bir şekilde ilerleyen Søren, bu çelişkileri aşmak için felsefesini kendisinden doğurmuştur. En çok da bu yüzden Hegel'i eleştirir, onunla kavgası akademik değil yaşamsaldır. "Kavramların diyalektik türetimini herkes yapabilir çünkü, peki yaşamdaki çelişkiler nasıl aşılacak?" diye vurgular bu konuyu pek sevgili bir hocam. Sahiden de bu soru, işte bu soru eşliğinde Kierkegaard'ın eserlerine yönelirseniz; onun gerçekten ne söylediği daha çok günyüzüne çıkacaktır sizin açınızdan. Bu kitabı da alın okuyun, ve görün bir psikoloji kavramını felsefi olarak nasıl analiz eder, tanımlarsınız; işte Kierkegaard bu konunun üstadıdır.