Kitapta Ahmet Ümit’in otuz yazısı üç ayrı bölümde toplanmış. Yazıların ana ekseni elbette edebiyat ve polisiye. Ancak sadece sınırlı bir konu etrafında dönüp durmuyor. Zira Ahmet Ümit yazılarında yazarları, kitapları ve roman kahramanlarını anlatırken bir yandan da bir adım geriye çekilip toplumsal arka planların, felsefi temellerin, psikolojik nedenlerin ipuçlarını veriyor. Çoğu gazetelerde çıkan yazılar olduğu için dili son derece akıcı ki bu durum zaten Ahmet Ümit okuru için şaşırtıcı değil. Aslında yazılarında toplumsal ve psikolojik arka planı vermeye çalışması da Ahmet Ümit okuruna aşina. Zira romanlarında yaşanan cinayetin temasına bağlı olarak bu tarz bir alt yapıyı okuyucuya sunar Ahmet Ümit. Sultanı Öldürmek romanında örneğin, İstanbul’un fethini feth edilenlerin gözünden anlattığı kısımlar ilgimi cinayetten daha fazla çekmişti. İstanbul Hatırası‘nı okurken tarihi yarımadayı daha önce hiç görmemiş biri gibi bir an önce gidip görmek istemiştim.