“Ellerine baktı adam. Ne çağırıştı o? Küçücük, minicik bir insanın son seslenişi, çaresizliği içinde son umudunu koyvermemek için giriştiği son savaştı bu.”(s.9)
•
Uzun zamandır baskıları yoktu eserlerinin. Yapı Kredi, hikayelerini ufak kitaplar halinde basıp bir de üstüne tüm hikayeleri olan #k:26039’nın tekrar baskısını yaptı.
•
Onu her okuduğumda üç kelime düşüyor aklıma: Nahif, Duyarlı ve Kırılgan
•
1994 yılında yazmaya küstüğünde Türk Edebiyatı farkında değildi neleri kaybettiğinin.
Kırmıştık onu. Okur ve yazarıyla. Ve hikayesinde yazdığı gibi unutulmuştu sanki:
“İşte, onu, hayatının en önemli anında, kapalı bir kapının ardında unutuvermişlerdi. Hiç kimsenin düşüncesinde bile değildi.”(s.15)
•
Bu yayımladığı ilk öykü kitabı. Bilmiyorum var mıdır bir önemi ama TDK Öykü Ödülü’de almış.
•
Peki sana şöyle seslense:
“Sen hiçbir şey görmezsin ki! Zaten, kimselerin doğru dürüst gördüğü yok. Ne yıkıntıların farkındalar ne de kanat seslerinin.”(s.81)
•
Buyurun.