İvan İlyiç'in Ölümü, adından da anlaşılacağı gibi nasıl biteceğiyle ilgili hiçbir şüpheye yer vermiyor. Bunun yerine İvan İlyiç adındaki, her yerde karşılaşabileceğimiz 'sıradan bir adamın sıradan ölümüne kadar olanları, hem kendi gözünden, hem de çevresindekilerin bakış açısından tasvirini' okuyoruz. Benim için yavaş ama bol düşünmeli bir okuma oldu. Kelimelerin ardında yatan anlamlar bu düşünme süreciyle derinlik kazandı. Bir bakıma öz eleştiri yapmamı da sağladı. Sonuçta ben de "tüm varlığımla biliyorum bunu. Ne var ki buna bir türlü alışamadığım gibi, bu gerçeği anlayamıyordum da."
Ölüm üzerine, her gün şahit olduğumuz bu olayı bir gün bizim de yaşayacağımızın idraki üzerine; ölen bir adamın penceresinden, neredeyse yaşamış kadar olduğum ve Tolstoy'u bu konuda takdir ettiğim bir romandı.
❝Şimdi buradayım, az sonra da orada olacağım. İyi de orası neresi?❞
❝Ya gerçekten de yaşamam gerektiği gibi yaşamadıysam, bilinçli seçtiğim yaşamım yanlışsa?..❞