Liberalizmde İslam Hakkındaki Yorumlar

Onaylı Yorum Bu yorum, Onaylı Yorumcu tarafından yazılmıştır.
Liberalizmde İslam'a Yer Var mı?
Temelleri 17. yüzyılda atılan liberalizm, Locke’un öncülüğünde ve Hume, Smith, Bentham gibi düşünürlerin katkılarıyla büyüyerek günümüzün etkin siyasal sistemlerinden biri olarak varlığını sürdürmekte. Bireyselliğin, özgürlüğün, insan haklarının, kuvvetler ayrılığının, serbest piyasa ekonomisinin, doğal düzenin, minimal devletin temel varsayım olarak öne çıkarıldığı liberalizm düşüncesi, güncel sorunlar ya da gelişmeler karşısında önemli tartışmalara konu olmaktadır. Aslında bu tartışmalar, bugünün değil, yıllara dayalı bir uygulama geçmişinin ürünü.

“Liberalizmde İslam” bu tartışmalardan ayrı düşünülemeyecek bir eser. Yazar Joseph Andoni Massad, Filistin asıllı Hristiyan bir ailenin çocuğu, ABD Columbia Üniversitesi öğretim üyelerinden. Liberalizmin, İslam’ı, kendisinden başka bir şey olarak gösterme gayretine karşılık olarak İslam’ın, liberalizmden ayrı bir yerde olmadığını, “gerek liberalizmin gerek Avrupa’nın iddia ettiği kimliklerin ortaya çıkmasını sağlayan koşullardan biri” olduğunu savunuyor.

Dünyaya hakim olmaya çalışan her düşünce akımı gibi liberalizmin de kendine özgü şablonları var ve bunların, “öteki” olarak nitelendirdiklerine uygulanmasını ve kendi tasavvuruna göre bir dünya inşa edilmesini istiyor. Antropoloji Profesörü Talal Asad’ın ifadesine göre, bu konunun İslam’a bakan yönü, İslam geleneğinin, liberal Protestan Hristiyanlık imajına göre yeniden oluşturulmasını hedefliyor. Yazar Massad ise bu noktada, liberal düşüncenin, İslam dünyasını dönüştürme adına “kendi değer sistemlerinin ve politik ve sosyal modellerinin propagandasını Müslümanlara nasıl yaptıklarını” uzun uzun irdeliyor, tahlil ediyor.

Kapsamında İslam’ın demokrasiye bakışı, Müslümanların demokratikleşme sürecinde yaşadıkları, kadın cinsiyeti, kadın hakları, cinsellik, eşcinsellik, semitizm gibi güncel ve hassas başlıklar yer alıyor. Çifte standartlı bakış açıları, doğru bilinen yanlışlar ve dayatmalar, tüm çıplaklığıyla ortaya seriliyor. Yazar, ABD’de yaşamasına ve muhtemel sert tepkilere rağmen “akademisyen özgüveniyle” fikirlerini cesur şekilde ifade etmekten kaçınmamış görünüyor. Fikirlerinde Edward Said’den izlere de rastlanıyor.

“(…) ABD, Hungtington’ın ‘medeniyetler çatışması’ fikrinden vazgeçmeye ve tek olan İslam’ı çoğaltma projesini benimsemeye başladı. Aslında bu, ‘tek İslam’ meselesini, Hungtington ve kültür bilimci selefleri gündeme getirmişti, bir taraftan da Hristiyanlığı tekil olarak görmeye devam ediyorlardı. İslam’ın bu şekilde çoğullaştırılması, ABD’nin yeni bir ‘İslam’ı desteklemesine olanak sağlıyordu. Bu da ABD’nin emperyalist tasarımlarına daha uyumlu liberal bir İslam biçimiydi. Aynı zamanda Batılı liberal vatandaşlıkla beraber, din ve dini öznellikler konularında modern Batı fikirlerine de yakınlaşmış olacaktı. Bu şekilde demokrasi söylemiyle uyumsuzluk giderilmiş olacaktı ve aynı zamanda ABD’nin ‘öteki İslam’a karşı savaş açmasına imkân sağlanmış olacaktı. Zaten bu öteki İslam da Batılı (neo)liberal düzene direnmeye devam ediyordu. Bu amaçla ABD, yeni bin yılın başlamasıyla yeni bir projeyi hayata geçirdi. Amaç, 11 Eylül saldırılarının gölgesinde İslam kültürünün reformuydu (…)” (s. 81)

“Liberalizmde İslam” bir önsöz mahiyetinde. Daha sonra yazılacak bir eserin girişi aslında. Akademik seviyede hazırlanmış, ciddi emek verilmiş bir çalışma. Dipnotları, atıfları ve kaynakları bakımından çok zengin. Zaman ayrılarak ve tefekkür edilerek okunması gereken bu kitabın, siyaset bilimine, liberalizme ve bunların İslam'la etkileşimi konularına ilgi duyanlar için yeni pencereler açacağı muhakkak.

Yazarın, kitabın ilk basıldığı dönemde davet edildiği Abu Dabi’de yaptığı konuşma (2015) için bkz.: https://bit.ly/3ubbLJt (Islam and the Choice of Liberalism)
Kapadokya Üniversitesi’nden Prof. Dr. Cemil Aydın ile yaptığı bir başka söyleşi (2021) için bkz.: https://bit.ly/35H1QSh

İyi Okumalar!
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (6)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla