Doğru yoldan sapınca arzu edilen mutlu hedefe ulaşılamayacağını "Ahlaksızlık labirentine girdiğimizde kolay kolay geri dönemez, birbirini izleyen dolambaçlı yollardan yıkıma doğru ilerleriz" cümlesi ile de vurgulayan yazar hikâyesinin merkezindeki yüce gönüllü ve nahif aşkın ilmiklerini Orta Çağ'ın ruhani, gizemli, ürpertici ve kasvetli atmosferinde atarken dehliz ve koridorların ucunda yer alan, açılmakta direnen paslanmış kapıların ardındakileri merak ettirerek ilgiyi diri tutan, sırlarla örülü, nefessiz bırakan kaçış ve kovalamacalar sonucu tempoyu düşürmeyen örüntüsüyle de erken dönem yapıtı olmasının hakkını fazlasıyla veriyor. Diğer yandan çevirinin yetkinliğini de takdir etmemek olanaksız, zira cümleler birbiri peşi sıra akarken yazarın yerinde, dolu dolu, tatminkâr, edebî lezzeti doruklara taşıyan ve hayran bırakan ifade yeteneğini de gözler önüne sermeye vesile oluyor.