Paul Auster'ın adını duyurmasına neden olan üçlemenin ikinci kitabındayız. Çok yerinde bir kararla bu üç kitabı tek bir kitap haline getirdiler.
Hayaletler bu serinin kilit noktasını, bel kemiğini oluşturuyor. Cam kentte ilgi çekici bir olayın içine yavaşça dahil oluşumuzu hissettik. Hayaletlerde ise adına yakışır bir şekilde konunun hakimiyetini kaybediyor, deyim yerindeyse romanın içinde kayboluyoruz. Kahramanımız kendini keşfetmeye çalışırken, izleyenin, izlenenin, yazarın hatta kendimizin kim olduğuna dair derin kuşkular içine düşüp kendimize sorma ihtiyacı duyuyoruz.
Özellikle kendine yabancılaşan bir dünyada, bu yabancılaşmaya atılmış sessiz bir çığlık, uçuruma düşmeden önceki son bir karşı koyuş. Üzerinde düşünerek okunması gereken yoğun anlamlar barındıran bir kitap.