5. Tim Hakkındaki Yorumlar

İlk başlarda biraz sıkıcı gibi gelsede sayfalar ilerledikce içine düştüğünüz olayların akışına kendinizi kaptırdığınız bir kitap. Güneydoğumuzda ve kuzey ırakda ne zorluklar çekildiğini kahraman askerimizin katlandığı güçlükleri idrak etmemize yardımcı oluyor. Vatanımızın ne büyük bir sınav verdiğini anlatırken sonlara doğru dün dağlarda verilen mücadelenin bugün şehirlerde verileceğini anlatarak herkesi uyanık olmaya davet ediyor. Teşekkürler Abdullah Ağar.

Abdullah Ağar teğmen olarak 3. günde kendisini dağdan buluşundan kuzey ırakta yaralanıp dönüşü ve özel kuvvetlere tayini sürecine kadar olup bitenleri anlatıyor. Aslında konu kuzey ırak operasyonu gibi ama arada sürekli öncesinde yaşanılan olaylara değinilmesi konuyu genişletiyor. Kesinlikle çok faydalı bir kitap en azından orada askerin hangi şartlarda görev yaptığını, askerin insanlardan - halktan- ne beklediğini anlamakta çok faydalı olacak bir kitap. Abdullah Ağar ın Toptak Mehmete Susamışsa, Baskın ve bu kitabını okudum. Şu an 3 kitapta da anlatılanlar birbirine girmiş durumda. Bu kitapta kuzey ırakta yaralandığı tepeyi alışları ve yaranlanması ve yaralı halde hastaneye kadar ki kısım Toptak Mehmete Susamışsa kitabında da anlatılıyor. Hangi kitabında neyi anlattığını ayırt etmekte zorlanıyorum şu an.

Kitapta yer alan en ilginç bölüm, bir baskında öldürülen pkklının köyün imamı çıkması, imamın sünnetsiz oluşu ve boynunda haç çıkması. Yaşanılanları tarihi bir belge ya da siyasi bir mesaj verme kaygısından uzak, orada yaşanılanların dışında, görev yapan mehmetçiğin ruh halini olabildiğince gerçek, olabildiğince içten bir şekilde aktarmak gayesiyle yazılmış, günlük defterinden romana çevirilmiş kitap. Hiç bir zorlama edebi kalıp ya da kelime oyununu için kasılmamış, sanki gönülden kopan ifadelerle bir çırpıda kaleme alınmış hissi yaratıyor insanda. "Bizler dağlarda güneş doğsun isterdik... Ah bir güneş doğsa... Güneş doğsa artık bu vatanın üzerine"

Güneydoğuda görev yapmış bir komutanın operasyonlarını hatta vurulduğu anı anlatan o dönemde askeri anlamak isteyenlerin okuması gereken bir kitap.

Eser daha üsteğmenken doğunun uçsuz bucaksız ve tehlikeli topraklarında terör belasıyla tanışmış bir kahramanın eseri olarak karşımıza çıkıyor.Anlatılanlar ve yaşananlar askeri tekniklerle, ağırlaştırılmış bir tarzdan ziyade, sıradan okuyucuyu da kolayca bağlyabilecek duygulandırıcı ve milli şuuru tetikleyici bir dille yazılmış.Belki de bu yönüyle muadili bir çok eserden (Osman Pamukoğlu, Unutulanlar Dışında Yeni Birşey Yok gibi) daha anlamlı ve insani duygularla okunabilir kanısındayım.Zira askeri terminoloji ve komutan tabakası gözü ile yazılan eserlerde nedense bence işin duygusal boyutu biraz es geçiliyor diye düşünüyorum.Bu manada Abdullah komutanımızın eseri güneydoğudaki terörü daha nitelikli kavramamız için bize bir kaynak olabilecektir.

efsane bir kitap bana göre.bu tarz kitaplar bukadar hit olmadan bence bu eserle açılan bir yoldan şimdiki yazarların birçoğu geçmekte.
acaba kaç tanesi gerçekten bu kitabın yazarı gibi yaşayarak araştırarak paylaşabiliyor ki?
kitabı çok kısa sürede okuyup fazla ile zihnimde canlandırarak olayları yaşayarak çok iyi bulduğumu belirtiyorum.bir tanıdığa hediye etmek için tekrar almak isteidm tükenmiş.neyse bekleyelim tekrar buraya gelir zannediyorum.
yazarı bu kitabı için tekrar tekrar tebrik ediyorum

Doğu'da bir Tim'in çok zor şartlarda, canı pahasına nasıl görev yaptığını anlatan bu kitap, bizzat o anları yaşayan tim komutanı tarafından aktarılmış olması, okurların sanki olayların içindeymiş gibi o duyguları hissetmesini sağlıyor.

Çoğu zaman hayatlar ve olaylar bizim için birer istatiki bilgi gibidir. 3 asker şehit oldu dedikleri zaman çoğu zaman sadece 3 kelimesi kalır akıllarda. oysa ne yürekler dağlanır o rakamların arkasında ve ölümün bile ne kadar zor olduğunu anlarsanız kitabı okurken. Ölümün bu kadar zor olduğu bir yerde yaşamak ve mücadeleye devam etmek olağanüstü bir çaba gerektirir. Kitab sadece rakamların dilini değil yaşanmışlığı bizzat ilk kişiden verdiği için güzel alın okuyun

Kitabın çok anlamlı bir altbaşlığı var...' Güneş Doğsun İsteriz'... Bence düşmanıyla yüzleşmek için can atan bir askerin cesaretini, kararlılığını ve sabırsızlığını anlatan muhteşem bir ifade. Üstelik kitabın kapağı da çok şık; arka fonda dalgalanan Türk bayrağı ve bir Türk komandosunun silueti.
1,5 sene önce ilk çıktığında alıp okuduğum bir kitaptı ama şunu söylemeliyim ki; kesinlikle unutulacak bir kitap değil. Yanlış hatırlamıyorsam, 1990'lı yılların başlarında, terörün yoğun olduğu zamanlarda, henüz yeni mezun bir subayken Bolu Dağ Komondo Tugayı'ndan, yeni görev yeri olan Güneydoğudaki birliğine gelirken, yolculuk aşamasında yaşadıkları ve hissettikleriyle başlayıp, yaralanana ve nekahat döneminden sonra Özel Kuvvetler Komutanlığına atanana kadar olan süre zarfında, kendisinin ve komutanlığını yaptığı timin başından geçenleri anlatan mükemmel bir kitaptı. Henüz yirmili yaşların ortasında, kendi ve emrindeki askerlerin hayatlarının ağır sorumluluğun bilincinde bir kahraman askerin kaleminden; Güneydoğunun sarp coğrafyası ve sert ikliminde tüm yokluk ve olumsuzluklara rağmen yapılan intikaller, nöbet ve pusular, çatışmalar, verilen şehitler, alınan leşler;.... ve en sonunda 3 kurşunla yaralandığı son çatışması ve tim komutan yardımcısı asteğmenin şehadeti.. vs... Komutanın çatışma anını anlatışı ve o anda yaşadıkları bir film şeridi gibi hala geçiyor gözümün önünden, anlatımı o kadar etkili ki, kurşunları aynı zamanda okuyucu olarak kendiniz de yemiş gibi hissediyorsunuz. Şehitleri hakkında tim komutanının çaresizliği ve hissetikleri yüreğinizi dağlıyor, göz yaşlarınıza hakim olamıyorsunuz....
Netice itibarıyla son derece akıcı ve düzgün bir uslupla yazılmış, konuya duyarlı her Türk vatandaşının mutlaka okuması gereken bir kitap. Eline, yüreğine ve kalemine sağlık Abdullah Ağar. Ve sen; iyiki varsın Mehmetçik...

Asker kökenli yazarın güneydoğuda komuta ettiği birliğin adını taşıyor ve bu birliğin mücadelesi anlatılıyor. Zorluklar karşısında türk insanının mücadele azmini, yapabileceklerini, fedakarlığını, askerin ruh halini akıcı bir dille anlatıyor. Tahir Tamer Kumkale gazetedeki “bildiriyorum” adlı köşesinde, “Türk milletinin kendini ve gücünü tanımasında büyük katkısı olacak bu kitabı her türkün mutlaka okumasını istiyorum” diyerek tavsiye ediyor. Doğru söze ne hacet...

ışıklar sönmesin adlı bir film vardı epey bir ses getirmişti bence abdullah komutanımın yazdığı kitap beyaz perdeye aktarılmalı bu eserde büyük ses getirir
ne dersiniz ?

Abdullah Ağarın Yazdığı bu kitap gerçekten Güney Doğuda terör ile verilen mücadelerin gerçeğini tamamen yansıtıyor "Artık Güneş Doğsun İsteriz " sözüyle Güney Doğuda yaşanan o zorlu çatışmaları bir kelimeyle anlatıyor. Bu kitabı okuduktan sonra bizim buralarda rahat bir şekilde yaşarken mehmetçiğin olumsuz şartlarda vatanın bütünlüğünü ve bölünmezliğini korumak için ortaya koyduğu savaşın Türk milleti için ne büyük önem taşıdığını anlayabiliyorsunuz Herkese tavsiye ederim

Sayın Generalin "Unutulanların dışında yeni bir şey yok" kitabını 5 veya 6 Ay önce almıştım ve çok kısa bir sürede okudum diğer birçok kitaptan daha farklı bu kitapta bir değil binlerin hayatından bahsediliyor Anne, Baba kardeş yahutta bir eşden bahsediliyor. Duyarlı insanlar bilir ki orada bu bölgede görev yapmak bir zorunlu hizmet değildir bir vatanseverlik, bir onurluluktur. Doğu ve Güneydoğu hakkında bu kitabın dışında kitap veya makale okuyanlar olayın vehametini, herşeyin sadece olağan aksiyonlardan ibaret olmadığını kavrayacaktır. Kitaptan faydalanmak isteyenlere bir kısa notum olacak bu eseri bir askeri kitapdan ziyade binlerin otobiyografisi olarak okumaları daha faydalı olur

Abdullah Üsteğmenimin kitabını dün aldım, bu gün yeni bitirdim. Kendi bölgesinde yaşadığı olayları en güzel ve en edebi dille aktarmış, yüreği vatan sevgisi ve imanla dolu herkesin tasdikleyeceği ve beğeneceği bir eser takdim etmiş. Hakkari dağlarında aynı şartları, aynı duyguları ve aynı zorlukları yaşamış bir gazi olarak Üsteğmenimi kutlarım. Osman Pamukoğlu Paşamın kaleme aldığı "UNUTULANLARIN DIŞINDA YENİ BİR ŞEY YOK" adlı eseriyle birlikte okunup, değerlendirildiğinde Güneydoğu gerçeğinin çok daha derinden idrak edilebileceği inancındayım. Sözün özü şudur:
"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR. SEN SAHİP OLURSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR." Vatan dardayken alınan (maaşın)paranın ve canın ne kıymeti olabilir ki. Tabi vatan savgisinden ve iman duygusundan yoksun olanlar bunu anlayamaz. Ayrıca şu gerçeğin altını da çizmek gerekir ki bu vatanı atalarımız nice canlar ve nice kanlar feda ederek bizlere biras olarak bıraktı. Bu gün bizlerin bu vatan toprakları dışında yaşayabileceğimiz, gidebileceğimiz başka bir yer yok. bu vatanın tüm nimetlerinden yaralanacak, her türlü hortumsal faaliyetlerde bulunacak ve gün gelip de vatanın ihtiyacı olduğunda Amerikalara kaçacak olanlardan değiliz. Malesef şairin dediği gibi "NELER YAPMADIK VATAN İÇİN. KİMİMİZ ÖLDÜK, KİMİMİZ NUTUK ÇEKTİK."

Dün aldım 5. Tim'i ve bugün buradayım.
"Güneydoğu'da savaş yoktur" cümlesini duyduğum bir semineri hatırlıyorum, öğrencilerden birkaçı ayaklanmıştı, kendi köylerindeki durumu anlatmaya çalışıyorlardı -kendi bakış açılarıyla-. Düşünün ki bizler o savaşı yaşamadık, ama aileler bile çocuklarını askere göndermek istemez oldu, hep korku... "ya oğlumuza Şırnak çıkarsa !" ve kimilerine çıktı, gittiler... kimileri gazi olarak geri döndü, kimileri dönemedi bile... Bizler uykudayken, diğerleri ve de bizden birileri, birçoğumuzun cesaret edemeyeceği, korktuğu, kaçtığı o savaşın içerisinde yeralıyorlardı... ve -ister kardeş kanı meselesi olsun adı isterseniz destan- biz bunları yaşamadık. Kitabı sevdim, Abdullah Ağar inanılmaz akıcı bir dille kendi payını dile getirmiş... Teşekkürler.