Kurumlara Niçin Güvenmiyoruz? & Güvenebileceğimiz Kurumlar Yaratmak Hakkındaki Yorumlar

Onaylı Yorum Bu yorum, Onaylı Yorumcu tarafından yazılmıştır.
Kurumsalcıları ve İsyancıları Anlamak İsteyenler İçin Önemli Bir Eser
Ethan Zuckerman, Trump’ın reality show sunduğu dönemlerde yazmaya başladığı bu kitabında, uzun yıllara dayanan gözlemlerini ve tecrübelerini esas alarak kurumsalcıların ve isyancıların hikâyesini kaleme alıyor. Akademide yazılmış eserlerle birçok tezi okurla paylaşıyor. Ağırlıklı olarak ABD’de yaşanan örneklerle ve dünyanın diğer coğrafyalarında yaşanan gelişmelerle konuları zenginleştiriyor. İsyancılığı ciddiye alan bir anlayışa sahip olduğunu satır aralarında açıkça ifade ediyor.

Kurumsalcılar, bir ülkenin sorunlarının çözümündeki kilit unsurun mevcut iktidar organlarına, yani kongrelere ve parlamentolara, siyasi partilere ve sendikalara, iş dünyası ve sivil toplum örgütlerine zindelik ve güç kazandırılması olduğuna inanan gruptur. İsyancılar ise mevcut sistemlerin hileli, başarısız ve tamamen bozuk olduğuna, değişimin mevcut sistemlerin yıkılıp yerlerine yenilerinin kurulmasıyla ya da belki de yerlerine herhangi bir sistemin kurulmamasıyla geleceğine inanan gruptur. (s. 25) Bu iki grubun da ortak düşmanı, kurumlara güvensizlik arttıkça insanların, isyancı olmak yerine toplumsal hayatın dışına çıkması ihtimalidir. Her iki grubun da üzerinde uzlaştıkları konu, değişimin mümkün olduğu ve değişim için çabalamanın zaman kaybı olmadığı inancıdır. (s. 38) Kurumsalcılar, değişim yaratmanın en iyi yolunun mevcut kurumlar içinde çalışmak olduğuna inanırlar. Bu insanlar, (...) değişim yaratma yeteneklerine güvenirler. İsyancılar da (...) bir hareketi nasıl örgütleyip inşa edeceklerini bilirler ama dış etkinlik hisleri zayıftır, yani sistemlerin anlamlı değişimlere direneceğine inanırlar. (s. 229)

Toplumda güven ortamı kalmadığında ne olur? Bu noktada Zuckerman, Diego Gambetta’nın Sicilya Mafyası eserine atıf yapıyor. O’na göre, devletin zaaflarına ve bireyler arasındaki güven sorunlarına bir çözüm olarak Sicilyalıların mafyayı yaratması etkileyicidir. Mafyayı ayakta tutan, resmi kurumların güven vermediği ekonomilerde güven ortamı oluşturmaktır. Mafyanın asıl işlevi, uyuşturucu ticareti ya da kaçakçılık faaliyetleri “yürütmekten” ziyade piyasalara çeki düzen vermek, yaptıkları işin kendisi yasadışı olduğu için polise gidemeyen insanlar arasındaki ihtilafları çözmektir. (s. 73) Zuckerman, nihayetinde bir sonuca ulaşır: Güvensizlik, beraberinde kamusal fonksiyonların özel aktörlere devrini de getirir. İyi işlemeyen bir devlette koruma sağlama işi bir ticari fırsata dönüşür. COVID sürecinde, Brezilya’da devlet başkanı Jair Bolsonaro virüsü ciddiye almayınca Rio’daki Kızıl Komuta çetesinin, kendi favelasında salgının yayılmasına tedbir olarak geceleri sokağa çıkma yasağı uygulaması gibi uç sayılabilecek örneklere de rastlanır. (s. 75-76)

Zuckerman, Lawrence Lessig’in “Kod” eserine de yer verir. Lessig’in kurduğu sistemde dört güç, her türlü davranışa nizam verir: hukuk, kod, normlar ve piyasalar. Bu dört güç, değişim sağlamak için dayanılabilecek dört kaldıraç haline gelir. (s. 114 vd) “İnsanlar, en aşina oldukları, kullanımı en kolay araçları tercih ederler. Daha önemlisi, harekete geçirebildiklerini düşündükleri kaldıraçlara yönelirler. Günümüzde gerçekleşen toplumsal değişimlerde kilit unsur etkinlik, yani kişisel olarak dünyaya etki edebileceğiniz hissidir.” (s. 138)

Kitapta, madalyonun diğer tarafındaki kurumsalcılara ve tezlerine de geniş yer ayrılmış. Bunlardan biri, Jennifer Pahlka, Code of America’nın kurucusu. Kurduğu sistem, teknolojiyi, devletin ve yerel yönetimlerin sunduğu hizmetlerin kalitesini arttırmakta kullanılmış. Teknoloji meraklısı gönüllülerin eğitilmesi ve gönüllü paydaşlar olarak bu projede çalışması sayesinde yerel yönetim kurumlarına teknoloji projelerini değerlendirme ve uygulama noktasında destek olmuş. Pahlka’ya göre bozuk sistemlerin onarılmasına katkı sunmak en az üç fayda üretir: “Hükümete güveni artırır, bu sürece dâhil olan teknoloji meraklılarının dönüştürmek istedikleri sistemleri derinlemesine anlamasını sağlar ve büyük tasarruf sağlar.” (s. 142)

Facebook üzerinden St. Petersburg merkezli bir reklam kampanyası ile 2016 ABD başkanlık seçimlerine müdahale edilmesi, Facebook şirketinin bunun sonrasında şeffaflık yönünde attığı adımlar, şeffaflaşmayla birlikte Ukrayna’da yaşananlar (2016), Arap Baharı, Occupy Wall Street, Gezi Parkı protestoları, MeToo hareketi, halkla ilişkiler yöntemleriyle oluşturulan illüzyonlar, Hindistan’da Jignesh Mevani’nin çalışmaları, Suffolk İdari Bölge savcılarından Adam Foss’un ceza sistemini yeniden yorumlaması, ABD’deki tuhaf seçim sistemi, ABD’deki ırkçı ve cinsiyetçi uygulamalar, sistemin dışında olup da iktidardakileri izleyen baskılayan insanların karşı demokrasi faaliyetleri, yurttaş gözetiminin demokrasiye katkıları (örneğin, Vaat Takipçisi programı), Bryan Stevenson’ın öncülük ettiği Eşit Adalet İnsiyatifi (EJI), Uber ve Airbnb gibi uygulamaların ortaya çıkışı, Tayvan’daki Ayçiçeği Hareketi, Bit Coin’den mülhem Bit Nation ve daha nice örnekler, bu kitapta detaylı şekilde işlenmiş.

Güvenilir kurumlar inşa etme konusunda değişim meraklıları için dikkat çekici bir eser.

İyi okumalar!
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (4)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Brhmshn66
02.06.2021
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Artik hic kimdeye güvenmiyorum
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (31)
Hayır (4)
Bu Yorumu Yanıtla