Müellifinin gazeteci, siyasetçi ve aktivist, hem Çarlık hem de Bolşeviklere muhalif bir kadın olduğu eserde baştan aşağıya oryantalist izleri taşımaktadır. Israrla Anadolu yerine Asya tanımlamasını kullanmıştır. 1911-1912’yıllarının yanı sıra 1916’da kaleme aldığı metinleri de içeren bu eser başka bir Osmanlıyı anlatmaktadır. Adana’daki Ermeni olaylarında Türkleri katil gösterip, Ermenilerin mazlum olduğuna dikkat çekmiştir. İstanbul’daki Ermeni entelektüel çevresindeki şahsiyetlerin çoğunluğunun Rusya doğumlu olmasından da bahsederken övünç içerisindedir. Müellife göre II. Meşrutiyet öncesi bir hiçtir. Talat Paşa, Hüseyin Cahid, Halide Edib isimlerde yer almaktadır. Müellife göre İstanbul’un Türk sakinleri karanlık bir çağda kalmıştır. Meclis-i Mebusan oturumlarından malumatlar da bildiren müellif Osmanlı’daki eğitim sistemine de değinmiş. Bir asır sonra Türkçeye kazandırılan bu eser, her ne kadar reddiyelerle dolu olsa da, bir Rus liberalin bakışını yansıtması açısından kıymetlidir.