Gustav, İthaki'nin bu serisindeki diğer yazarlardan fanteziden çok edebi gücü ile sıyrılıyor. Doğaüstü konuları aslında Prague gibi gerçekte de olağanüstü bir kenti mesela, en hakkını verecek şekilde tasvir etmek için edebi malzeme olarak kullanmış. Dönemin ve kentin gerçekçiliği yani bolşevizm akımı, aristokrasi, şatolar, kuleler, ayyaşlar, deliler, fahişeler, bürokratlar, tablolar vs. hepsi yerli yerinde sanki. Orta Asya asıllı bir Osmanlı'nın, bir kontesin verdiği yemekte şamanlardaki ruh transferi üzerine açıklamaları ve kitaptaki çoğu şeyin bununla açıklanabilmesi de hayli ilginçti. Korku janrı kadar edebi olarak zamanının ötesinde, büyülü gerçekçilik özellikleri de barındıran, kasvetli aşk hikayeli ve çevirisi de güzel bir Bohemya bölgesi 1. Dünya Savaşı dönemi romanı.