Akıl mı, nakil mi sorusuna cevap arayanlar mutlaka okumalıdır. Gerici, yobaz yaftalarından bunalan insanlar olarak 'dinimiz akıl dinidir.' sözüne sığınmak zorunda kaldık. Böylece düşebileceğimiz en büyük tehlikeye düştük. Tabir-i caizse zokayı yuttuk. nakli bir kenara iterek dinimizin dört kaynağından icma-i sahabe ve kıyas-ı fukaha'yı yok saydık. Nefsimize ağır gelen hadislere uydurma dedik. Elimizde Kur'an gibi bir kaynak varken diğerlerine ne gerek var dedik. Ama şu sorunun cevabı verilmelidir. 'Bize Kur'ana sarılın yeter diyenler : Elinize bir terceme alın ve kafanıza göre takılın mı; ya da İmam-ı Azam, İmam-ı Malik... ne anlar kur'anı yorumlamaktan onları bırakın bize uyun.' mu demek istiyorlar.
Örneğin fetva makamlarımız 'Ayakta duramayan, oturarak değil, sandalyeye oturarak kılın diyorlar. Süleymaniye'yi, Selimiye'yi yapan ecdad buralara oturmak için iki taş koymaktan aciz miydiler?'
Sayın Osman ünlü Hocanın hep vurguladığı gibi 'Dinimiz nakil dinidir ve Aklı Selime uygundur.'