Sığ Suyun Balıkları Hakkındaki Yorumlar

dragar 21.08.2009
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Öykülerinde kendi tarzını yaratacağı hissini de uyandıran Abdullah Ataşçı'yı tebrik ediyorum. Kitap bir bütün olarak oldukça "okunabilir" ve ilgi çekici. Öykülerini dikkatle ve uzun zamanda yazdığı hissi uyanıyor bende.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (21)
Hayır (2)
Bu Yorumu Yanıtla
tan0006 27.10.2006
Abdullah Ataşçı'nın Sığ Suyun Balıkları'nda yer alan öykülerin insanda yarattığı ilk duygu gizem oluyor. Günümüz yazınında her şeyin öncelikle promosyonla, içeriğinden çok sunumuyla ortaya çıkıp zirveyi öyle zorladığını düşünürsek, bu kitabın öyle bir şansı olmadan, belki de diplerden bir yerden sıyrılıp geldiğini ve bize bir şeyleri, -unutulmuşları- hatırlattığını göreceksiniz.
Ataşçı'nın öykülerinde yitip gitmişlerin, çığlığı bir yerde boğulmuşların tanıklığı var. Yazarın bunlara tanıklık ederken gözlerini kocaman açıp duyduğu çocuksu merak, bu merakla insanı içine alıp götüren sezgisellik nehri, olayların, durumların kavranışını; böyle bir deneyimin aslında çocukları nasıl sessizce olgunlaştırdığını bulduracaktır bize. İpeksi cümlelerle ruhumuza yumuşakça dokunan anlatımlar, anlatımlarla dile gelen haykırışlar bu nehrin içerisinde bizi de bir yerlere sürüklemektedir.
Kâh bir kadının ağıtlı sözlerinde, kâh yaşlı bir adamın içine akıttığı gözyaşlarında, bazen fiziksel nitelikleriyle horlanmışlığı en derinden yaşayan bir gencin haddini aşmayan savrulmuşluğunda, bazen de bir genç kızın endamında somutlaşan aşk tezahüründe buluyoruz, çoğunlukla görünür olan dünyanın arkasındaki çıplak gerçekliği...
Kimi öykülerde ise yeniyetme bir varoluş seyreder etrafındaki dünyanın, nereden geleceği belli olmayan sinsi amansızlığını... Ötekilerin mahrum, sınırları hoyrat ellerce çizilmiş, kıskaç altına alınmış yaşam alanlarında sürdürdükleri bir dünyadır bu, kimi zaman bir köyde, kimi zaman bir metropolün tam göbeğinde. Ancak tüm sıkıştırılmışlığına rağmen, oralardaki feveran, kendine özgü alternatif serpiştirilmiştir öykülerin bir köşesine, delikanlılığın taşıdığı dinamizmle.
Öykülerin anlatımda çoğunlukla bir lirizm hâkim. Ancak bu lirik anlatımlar bir dengelenme içinde. Ne fazla, ne eksik. Abartıya kaçmadan ona eşlik eden bir yalınlığı da sürüklüyor peşinden. Öyküler bize sözcüklerle yapılabileceklerin sınırsızlığını görme imkânı verirken, bunun nereden, nereye kadar olacağının ölçüsünü de kendi iç dengesiyle gösteriyor. Belki bu öykülerin bu kadar sürükleyici olmasının sırrı da böyle bir dengeyi kurabiliyor olmasında. Bu dengenin kurulmasında önemli noktalardan biri de bütün somutluğun kaba bir şekilde gözümüze sokulmadan işte o ipeksi cümlelerin taşıdığı ipuçlarıyla sunulmasında...
Bu öyküler geçmişin sırtımıza yüklediklerinin bugünümüzün her köşesine nüfuz eden katmanlarını hatırlatırken, bugünün onlarla yüzleşmeden kurulamayacağını da bir şekilde kulağımıza fısıldamayı da ihmal etmiyor. Geçmişle, bugünle ama bir o kadar da gelecekle derdi olan herkes bu öykülerle tanışmalı...
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (14)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
en güzel şiirlerin en güzel birkaç dizesini çıkardığınızda ne olur ? şiir yine hoşunuza gider ama tamamlanmamışlığın yoksunluğunu çeker durursunuz.Sanırım ilk eseri yazarın.Ben ilk kez adını ve kitabını görüp aldım.Zevkle okudum ama hep birşeyleri eksik buldum hikayelerde.Umarım daha güzel öyküler yazacaktır Abdullah Ataşçı..
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (9)
Hayır (2)
Bu Yorumu Yanıtla