türk düşünce dünyasının yaşayan en önemli isimlerinden dücane cündioğlu'nun türk düşünce dünyasının en önemli mütefekkirlerinden olan fikir işçisi cemil meriç üzerine mütercimlik perspektifinde kaleme aldığı harikulade eserdir. oldukça nitelikli bir çalışma. cemil meriç didik didik edilmiş ve kronolojik olarak mütercimliği ve tercüme hususundaki münekkidliği ortaya konmuş. harikulade hakikaten. tercüme eserlerin kötülüğünden bahsederken eleştiri oklarını acımasızca savurmuş ve şöyle söylemiştir; "goethe bir parça aydınlık diye inlemişti. biz de biraz haya diye haykırıyoruz."
kitaptan bir bölümü alıntılamak istiyorum...
kapitol bir mabed. mimarı: tarih. mihmandarı: efsane. harcı kanla yoğrulmuş bu mabedin. dehlizlerinde hazineler uyurmuş. sütunlarında sernegûn efserler. kapitol'de kahramanlar taç giyermiş. zirvesi'nde jupiter'in otağı. hem bir mabed, hem bir hisarmış kapitol. ihtiyar roma'nın gururu, yüzakı, itibarı...
nihayet zeval vakti çalmış. düşmanlar kuşatmış roma'yı. kapitol geçit vermemiş. bir akşam, karanlığa bürünen barbarlar, gizli bir yoldan kapitol'e girecek olmuş. zaman bu zaman, nöbetçiler uyurmuş, karanlık zifiri. fakat birden çığlıklar kopmuş hisarda. bre aman! bu nenin nesi? nöbetçiler uyanmış, saldıranlar gerisin geri. meğer kazlar beklermiş siperleri. kapitol'ü kazlar kurtarmış...
sonra, ne olmuş dersiniz? kazların kurtardığı roma, çok yaşamamış. barbarlar yine girmiş kapitol'e, her tarafı yakıp yıkmış; jupiter'in otağı, harabelerinde bezirgan çadırlarının yarasalaştığı bir panayır yeri olmuş; kutsal tepe bir tekeler zinagâhı. ve barbarlar kargılarını yangın alevlerine batırarak insanlığın hafızasına roma'nın mersiyesini karalamışlar. zavallı roma... bir anlık kurtuluşunu kazlara borçlu olmanın utancı içinde göçüp gitmiş