Hz. Peygamberler Devrinde Nifak Hareketleri Hakkındaki Yorumlar

Socrates
28.05.2018
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Hz peygamber Devrinde Nifak Hareketleri konusunda bilgilendirici, bir kitap.
Peygamber'e Mucize isnad eden iki - üç rivayet dışında (Bkn : Kur'an İsra 17/59)
Birçok savaşın arka plan dair de bilgilenmenize katkı sağlıyor. Ifk olayı, Mescid-ı Dirar gibi Nifak Hareketleri dair bilgilerde içeriyor.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
neoland
24.05.2017
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Hz. Peygamber dönemi münafıklar konusunda son derece aydınlatıcı bir kitap olmuş.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
KY-355530
07.12.2016
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
münafıklar konusu hep kafamı kurcalayan meselelerden biri. kitap hz. peygamber dönemindeki münafıkları anlatıyor.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
muftuihsan 01.03.2010
Kitabı okuyuncaya kadar münafıklara karşı Hz. Ömer’e yakın bir yerde duruyordum. Ancak okuyup Hz. Peygamber’in münafıklara karşı siyasetinin neticelerini görünce Hz. Peygamber’in ne kadar da gerçekçi ve uzun vadeli bir metod uyguladığını anladım. Siz de bugünkü münafıkları nasıl bir metod uygulanacağını düşünüyor ve ilk nifak hareketleri konusunda nasıl davranıldığını merak ediyorsanız işte size tam da aradığınız kitap. Hayırlı okumalar diliyorum. Sizleri önemli gördüğüm paragraflarla baş başa bırakıyorum:

Asr-ı saadette, münafıkların ortaya çıkmasına sebep olan asıl amil, Hz. Peygamber’in Medine’de kazandığı siyasi nüfuz, kurduğu siyasi hakimiyettir. Hz. Peygamber’e Medine’de ilk muhalefet edenler, siyasi sebeplerden dolayı İslamiyet’i zahiren kabul eden ve bunda çeşitli menfaatler bekleyen kişilerdi.(s.24)

“Mekke’de Hz. Muhammed sadece bir vatandaş, Medine’de bir cemaatin baş idarecisiydi.”(B. Lewis) “Hz. Peygamber Mekke’de muhalefette, Medine’de iktidarda idi.” (Welhausen)(s.30)

Hz. Peygamber Medine’den gidenler için, “Medine demirci körüğü gibidir. Temizi alıkor, pisi dışarı atar” demiştir. (Suyutî) (s.35)

Ehl-i nifak daima, üstünlük duygusu ve maddi çıkarları doğrultusunda hareket eden, bunu bir başka yerde göreceğini bilse her an dönmeye hazır olan bir gruptur. Bu yöndeki siyasi menfaat ve asabiyet duygusu, bir kişiyi sarmaya başlayınca, o kişinin gözü başka hiçbir şeyi görmez. Ve o zaman bütün duygular menfaat açısından çalışır, diğer insanî yollar kapanır. Siyasi çıkarını elde etmek, hangi yollardan sağlanacaksa hemen oraya dönmeye, onun icaplarını yerine getirmeye hazır bir duruma girer. İşte Medine’deki nifak hareketleri de ilk önceleri böyle başlamıştı. Bu nifak hareketlerinin başlangıcı tamamen siyasidir denilebilir. Bu siyasetin amacı peşin olan dünya menfaatlerini elde etmeye yöneliktir.(s.46)

Hz. Peygamber, münafıkları meşhur etmemek, İslam toplumu içindeki itibarlarını kaybettirmek suretiyle, onların unutulmalarını sağlamaya çalışmıştır. Münafıklara karşı müeyyide uygulamayışındaki hikmeti budur. İslam devletinin gittikçe güçlenmesinde bunun tesiri büyük olmuştur.(s.180) Hz. Peygamber, sanki onlar toplumda hiç yokmuş gibi davranmış, elebaşlarını da kendi nifakları içinde mahpus etmiştir.

Hz. Peygamber, münafıkları Medine’den sürme yerine, dışa karşı uyguladığı siyasette, İslam devletini ve Müslümanları güçlü göstermeye çalışmıştır. Yahudi ve müşriklere karşı güçlü görünme siyaseti uygulamıştır.

Hz. Peygamber, İslam toplumunun iç problemlerini dışarı sızdırmamak azmindeydi. Nitekim münafıkların cezalandırılması, hatta idamı için müracaat edenlere karşı, “Peygamber, arkadaşlarını öldürtüyor, dedirtmem” cevabını vermişti. Bu olay toplumun birliğini koruma azmiyle beraber, İslam toplumunun nifaka düşmesini, bölünmesini bekleyen müşrik ve Yahudilere karşı da İslam devletini güçlü gösterme siyasetine işaret sayılabilir.(s.183)

Hz. Peygamber, münafıklara tedrici bir metod uygulamıştır. Öyle bir an gelmiştir ki, İbn Übeyy’in ve diğer arkadaşlarının suçları kendiliğinden ortaya çıkmış, nifak olayı tiksindirici bir hal almış, bunun yanında ashab, artık İbn Übeyy’e de zanlı gözüyle bakmıştır. Buna karşılık İbn Übeyy’de bir değişiklik olmamış ama ona tabi olanların imanı kurtarılmıştır.(s.185)

Hz. Peygamber ilk İslam toplumunu nifak konusunda eğitmiş ve onlara bir çerçeve çizmiştir. Hz. Peygamber, kelime-i tevhidi söyleyen kimseler ve ehl-i Bedir hakkında, münafık sözünün kullanılmamasını istemiştir. Ashabın, münafıkları ayrı bir topluluk olarak görmemeleri ve onlara ayrı muamele uygulamayışları da ashaba verilen ölçüler arasında idi.(s.207)

Hz. Ömer’in nifak olaylarına karşı tutumunun İslam tarihinde ayrı bir yeri vardır. Özellikle Hz. Ömer, münafıkların yaptıkları hile ve ikiyüzlülüğe tahammül edemiyor, “Her zaman mümin güçlü ve üstündür, şereflidir” kaidesinden hareket ederek, münafıkların idamını talep ediyordu. Nifak olaylarına karşı sahabenin bakışında Hz. Ömer bir çeşit ölçü teşkil ediyordu. Hz. Ömer, münafıkların ahiretteki hallerini dünya ahvaline uygulayarak şiddet kullanma tarafını tercih ediyordu. Hz. Ömer’in celallendiği yerde Hz. Peygamber onu teskin ediyor, olayların iç yüzünü kendisine anlatıyordu. Netice Hz. Ömer, “Rasulullah’ın işlerinde bizim bilmediğimiz hikmetler var” diyerek ısrarından vazgeçip tevbe ediyordu.(s.211)

Hz. Peygamber’in münafıklara karşı uyguladığı özel metod sayesinde, asr-ı saadetteki nifak hareketleri, kökünden kurutulmaya çalışılmış, münafıkların sayıları ve etkileri yok denecek seviyeye indirilmiştir.

Her toplumda Hz. Peygamber devrindekine benzer fitne ve nifak hadiseleri olabilir. Bu, çok tabii bir cemiyet hadisesidir. Çoğu zaman nifak hadiseleri, idaredeki otorite boşluğundan kaynaklanır. Nitekim nifak, kalpte gizlenen inançsızlığın uygun bir ortam bulunca dışa yansımasıdır. Bu sebepledir ki, nifakın eyleme dönüşmesi de otoritenin durumu ile orantılıdır. Hz. Peygamber, asr-ı saadette kurduğu maddi ve manevi otorite sayesinde nifak hareketleri kısa zamanda önlenmiştir.

Netice olarak diyebiliriz ki, Medine’de nifak hareketleri hazarda İslam toplumunu içte birbirine düşürmek, Ensar-Muhacir arasında iç kavga çıkarmak, Hz. Peygamber’e inzal olunan vahiyleri küçümseyerek yeni Müslümanlar arasında tereddütler uyandırmak, Hz. Peygamber’in şahsı ve aile fertlerini cemiyet içinde lekeleyerek yıpratmak tarzında yoğunlaşırken; harpte Müslümanların cesaretlerini kırmak, düşmana avantaj sağlayıcı yollara başvurmak,-suikast dahil-Hz. Peygamber hakkında kötü fiiller sergilemeye çalışmak ve İslam ordusunu içten çökertmeye çabalamak olarak görülmektedir.
Bütün bu gayretler karşısında Hz. Peygamber, önce dış desteklerini kurutarak münafıkları yalnızlığa itmiş, ashab arasında sağladığı İslam kardeşliği, tevhid ve birlik şuuru ile iç huzur ve güvenliği sağlamıştır. Böylece Hz. Peygamber’in vefatına doğru nifak hareketleri, müessiriyetini tamamen kaybetmiştir.(s.217)
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (2)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla