Nasıl Bir Eğitim Hakkındaki Yorumlar

muftuihsan 29.11.2012
Dinden ve eğitiminden uzak kalmanın nelere mal olacağını ortaya koyan bu eseri tavsiye ederek alıntılara geçiyorum:
Güneşe gözünü kapayan yalnız kendisine gece yapar, kendisini karanlıklara hapseden yalnız kendisine zarar verir.(s.9)
Dinsiz insan ve dinsiz toplum olamayacağı gibi, dinsiz eğitim de olmaz. Olursa huzur vermez. Dinsiz eğitim, problemleri çözmek yerine, bizzat kendisi problem olur.
İnsanın yaratılışında hep mutluluğa kavuşma sevdası vardır. Dünyaya gelir gelmez bu sevda başlar. Allah’ın şu merhametli takdirine bakın ki, bir taraftan insanı mutluluğa muhtaç bir varlık olarak yaratmış, bir taraftan da onu mutlu edecek formül ve reçeteyi göndermiş. Onun adına da DİN demiştir. İnsan Allah’ın sunduğu bu reçeteyi uygulamakla hem kendisini mutlu edecek hem de Yaratıcısının hoşnutluğunu kazanacaktır.(s.16)
Terbiye, bir rehberliktir. Bilenin bilmeyene yaptığı tesirdir. O, “bir cemiyette yetişmiş neslin henüz yeni yetişmeye başlayan nesle fikir ve hislerini vermesi” şeklinde tarif edilmiştir.(s.18)
“Alışkın olmayan için sigara, içki, kumar asla ihtiyaç ifade etmez. Fakat bir defa alışınca bunlar, ekmeğe ve suya olan ihtiyaç kadar dayanılması güç birer ihtiyaç şekline girer. Genç okuyucum! Alışkanlıklara doğru atacağın ilk adıma bilhassa çok dikkat et. İyice düşün ve iradene sahip ol; kötülük yolunun çamuruna basmamaya çalış. Tâ ki sonra ayağını yıkamak zahmetine katlanmaya mecbur olmayasın. Kumar masasında, meyhane köşelerinde, kahve peykelerinde ömür geçiren nice bedbaht görürsün ki bunlar hep ilk adımın kurbanlarıdırlar. Unutmamalıdır ki, terbiyenin bir rolü, düşmüşü kurtarmak ise; diğer rolü de henüz düşmemişi korumaktır.”(A.Fuat Başgil)(s.26)
Biz eğitimin, özellikle hayırlı nesiller yetiştirmek için din eğitiminin etkisine ve gücüne inananlardanız. ‘Kötü insan yoktur, kötü eğitimler vardır’ sözü de eğitimin etkisini ve gücünü anlatmaktır.(s.29)
Tefsir-i Kebir’de şöyle bir söze rastlamaktayız: “Alimler öğrencilerine, ana-babalarından daha şefkatlidirler. Çünkü babalar ve analar, çocuklarını genellikle dünya ateş ve afetlerinden korumaya çalışırlar. Alimler ise onları ahiret ateşinden ve o günün dehşet ve şiddetinden korurlar.”(s.43)
Allah’ın senden başka kulları var. Ama senin ondan başka rabbin yok. Böyle iken O, seni senden başka kulu yokmuş gibi terbiye ediyor. Fakat sen, O’na O’ndan başka rabbin varmış gibi hizmet ediyorsun. (s.46)
Allah insanın zahirini yani nefsini nimetleriyle, batınını yani kalbini rahmetleriyle, ibadet eden nefisleri şeriatın ahkamıyla açık gönülleri tarikatın edebiyle, sevenlerin esrarını hakikat nurlarıyla terbiye ediyor. Kemiğe işitme kabiliyeti, yağa görme kabiliyeti, ete konuşma kabiliyeti veren Allah’ın şanı be büyüktür. Bu ne muazzam bir terbiyedir.(s.47)
Çağın büyük düşünürü Said Nursi’ye göre, O(insan), bir anahtar külçesidir. Maddi olsun, manevi olsun açamadığı kapı yoktur onun. Kokular aleminin kapısını burnuyla, sesler aleminin kapısını kulağıyla, tatlar aleminin kapısını diliyle, bilgisayarın, otomobilin, uçağın, yerin ve göklerin kapısını aklıyla açmıştır; cennetin kapısını da iman ve ibadetleriyle, hayır ve hasenatıyla açacaktır. Onu böylesine muhteşem mücevherlerle, özellik ve güzelliklerle donatan Allah’tır. Bunu itiraf etmek insan olarak yaratılan bir varlığın boynunun borcudur.
İnsan, her ne kadar kainatın içinde olsa da kainat onun içindedir. Hz. Ali bunu şöyle ifade eder:
“Derdin sendedir, ama görmüyorsun / İlacın sendedir, ama bilmiyorsun,
En büyük alem sende dürülmüş halbuki / Sen kendini küçük bir cisim sanıyorsun.”(s.51)
İnsan ateist olamaz. Ateist olmuşsa bu bir sapmadır. Eşyanın tabiatına aykırı bir oluştur.(s.52)
Şair der ki: “Seni aramam için beni uzağa attın / Alemi benim, beni kendin için yarattın.”(s.57)
“Her cemal ve kemal sahibi, kendi cemal ve kemalini görmek ve göstermek ister” kaidesince Allah sınırsız cemal ve kemalini görmek ve göstermek istediği için kainatı ve insanı yaratmıştır. Kainat ve insan Cenab-ı Hakk’ın cemal ve kemalinin bir cilvesidir. Muhyiddin İbni Arabi’ye isnad edilen bir söz vardır: ‘İnsan bu aleme kesb-i kemal ve seyr-i cemal için gelmiştir.’(s.62)
“Milletin kalb hastalığının sebebi dindarlık duygusunun zayıflamasıdır. Bunu takviye ile sıhhat bulabilir. Bu memleket insanlarının kalkınma makinesinin buharı diyanettir.”(Said Nursi)(s.69)
“Dünyasına dünyasına, aldırma dünyasına/Dünya benimdir diyenin, dün gittim dün yasına.” (s.73)
“Yaradan’ın elinden çıkan her şey iyidir. Her şey insanların elinde bozulur.” (Rousseau) (s.86)
Bizim yüce kitabımız Kur’an’ın ilk emrinin ‘oku’ olması ve Allah’ın adıyla okumaya davet etmesi de, insanlığın kirlenmesini önlemeye yönelik davetlerden biridir. “Yaratan Rabbinin adıyla oku” ki, kirlenmeyesin, bozulmayasın. Bunun zıt anlamı şudur: Yaratan Rabbinin adıyla okumazsan, kirlenirsin, bozulursun, eğitim ve öğretimden beklenen hayırlı ve bereketli sonuçları alamazsın.(s.87)
“Anladım işi sanat, Allah’ı aramakmış / Marifet bu, gerisi yalnız çelik-çomakmış.”(s.98)
Abdullah İbn-i Ömer (ra) buyuruyor ki: “Kambur oluncaya kadar namaz kılsanız ve kıl gibi oluncaya kadar da oruç tutsanız haramdan kaçınmadıkça yaptığınız kabul olunmaz, faydası olmaz.”(s.107)
“Sokaklarda küfürbaz bir gençliğe rastlıyorsanız şaşırmayınız: Talebelerimizdir.”(Peyami Safa) (s.125)
Eski, Cumhurbaşkanlarımızdan Kenan Evren, damadından kendisi için kesilecek kurbandan dolayı kasaba vekalet vermesini ister. Damadı çıkar ve bir müddet sonra geri döner, Evren sorar:
-Vekalet verdiniz mi? Cevap:
-Bugün bayram efendim, bütün noterler kapalı, o yüzden veremedim.
Bu cevap üzerine Evren herkesin asgari ölçülerde din bilgisini öğrenmesi için anayasaya din dersini ‘zorunlu ders’ olarak koydurmaya karar verir.(s.149)
Şair: “Vatanımda sular akar başıboş / Herkes birbirini kakar başıboş
Allah’ım sen acı şu saf millete / Akşam yatar sabah kalkar başıboş.”(s.161)
“Alemin küfre göre hem başı, hem sonu hiç / İki hiç arasında varlık olur mu ki hiç?” (Necip Fazıl)(s.163)
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla