E-Dergi

Medine site devlet anayasasının dünya tarihinin ilk modern anayasası olduğunu ileri süren bir kitap. Tezini desteklediği argümanlar gayet tatmin edici.

Osmanlı'da İslam hukukunca ulü'l-emre tanınan teşri salahiyetinin kullanılarak çıkarılan münferit ve düzenleyici kanunnameleri Fatih devrinden itibaren sıralayan bir külliyatın ilk kitabı. Giriş kısmı özellikle okunmalı. Külliyatın amacı ve kapsamı güzel anlatılmış. Kanun çıkarmak sanki İslam hukukuyla çatışıyormuş da bu sebeple Osmanlı seküler bir hukuk sistemiymiş gibi absürt ve art niyetli iddialara tatmin edici cevaplar verilmiş. İslam hukukunun halihazırda yüzde 90'ının zaten insan kelamı (içtihatların ürünü) olduğu, dolayısıyla İslam hukukunun uygulayıcıları tarafından çıkarılan ve İslam hukukunun temel kaidelerine aykırı olmayan her türlü düzenleyici hukuk metinleri teşri etmenin, İslam hukukuna aykırı bir tarafı olmayıp aksine İslam hukukunun uygulanmasını kolaylaştırmak için bazı mezhepsel görüşler arasında tercihler yapıp bunları kodifike etmek anlamına geldiği anlatılmış özetle.

Yavuz Bahadıroğlu'nun kaleminden klasikleşmiş bir eser. Endülüs Emevi devletinin çöküş dönemini ve adada son kalan müslümanların Osmanlı'ya sığınışının hikayesi

Giriş kısmını okuyunca ilgimi çekti, başladım. Bazı yorumları katılmadığım ön yargılar içerse de literatürü iyi taramış diyebilirim. Yorumları da o kadar rahatsız edici düzeyde değil. Siyasi yönetimin değil, uzun vadede bölgede kök salmış kültürün sözünün geçeceğini vezir figürü, ahlaki/akli siyaset ilkesi, tasavvufi akımlar gibi farklı örnekler üzerinden açıklamaktadır. Dil olarak da akıcı olmakla beraber doğrudan alıntı sayısını bir derece fazla buldum. Zaten metinde o alıntının özeti verildikten sonra bir de yarım sayfa aynen alıntı koymaya gerek yok diye dişünüyorum. En nihayetinde ufuk açan bir eser olduğunu söylemeliyim.

Enver Paşa hakkında en okunası kitap diyebilirim. Bardakçı'nın çalışması da çok değerli olmakla birlikte hatıralar üzerinden daha teknik ve nakli öne çıkaran akademik bir anlatısı var. Kösoğu ise gerek olayları sıralaması, gerek yorumlaması, gerekse hikayeleştirmesiyle ortaya son derece akıcı bir eser çıkarmıştır. Yanlış anlaşılmasın, eserde kurgu yok. Fakat eser öyle güzel bir tarzda kaleme alınmış ki uzun bir roman okur gibi oluyorsunuz. Tabi yazar bir Enver Paşa hayranı ve bunu yer yer hissettiriyor. Fakat düşüncelerini de her zaman temellendiriyor. Dipnot sayısı az, metin içinde gözü yormayacak bir puntoyla verilmiş onlar da. 600 sayfayı bir kaç günde bitirebilirsiniz. Akademik bir çalışma amaçlıyorsanız dahi göz atmanızda yarar var çünkü yer yer Bardakçı ile yer yer ise Şevket Süreyya ile çatışan tezleri mevcut. Özellikle karşılaştırmalı çalışmalar için asla atlanmaması gereken bir kaynak.