E-Dergi

Gerçeğin romana, romanın gerçeğe karıştığı; tabir-i caizse şizofrenik bir roman. O kadar özgün ve bence o kadar güzel bir kitap ki nasıl yorumlayacağımı bile şaşırmış durumdayım. Kitapla ilgili tek sıkıntım sonunun birden bire gelivermesi. Ben olayları ha çözdüm ha çözeceğim derken bir baktım kitabın sonuna gelmişim

Doktor Frankl’ın İkinci Dünya Savaşı Nazi toplama kampları tecrübeleri ışığında hayatın anlamını sorguladığı ve okuyucuya da sorgulattığı enfes bir kitap. Zamanında Auschwitz Kampı’nı ziyaret etme şansı bulduğum için o kadar içine çekti ki beni kitap... Gezdiğim, gördüğüm yerlerde Doktor Frankl’ı tahayyül etmeme sebep oldu. Bu nedenle de etkisini bir türlü atamadım üzerimden...

Kitabın ikinci kısmındaki logoterapi anlatımını da faydalı buldum. Konu hayatın anlamı olunca daha fazla dine, inanç sistemine atıfta bulunmasını beklemiş olabilirim ama genel anlamda zihin açıcı fikirler vardı bu kısımda da☺️

Başladığım ama diğer okumalarımdan ötürü bir türlü bitiremediğim kitap. Hoş başka okumalar yapmasam birşey değişir miydi, bilmiyorum. İçerdiği araştırma konusu ve araştırmanın vardığı sonuç itibariyle ilginç, evet. Ama okuduğum çocuk gelişimi kitapları içerisinde çok da ön sıralara koyamayacağım bir kitap. Başlarda akademik bir üslupla yapılan araştırmadan bahsediliyor. E peki bu konuda ebeveynler ne yapmalı kısmına gelindiğinde verdiği tavsiyeleri daha akıcı bir dille başka kitaplarda da okumuştum. Akmayan ama damlayan cinsten bir kitap olduğu için puanım 5 üzerinden 3. Hadi 3,5 olsun...

Douwe Draaisma’nın sırf kaynakçası için bile saygıyı hak edebilecek kitabı. İçinde bellek ve zihinle ilgili oldukça ilginç bilgiler bulunuyor. Kitabın su gibi akıp gittiğini söyleyemem; dili biraz akademik. Ama bu tarz kitaplar okumak isteyenler için tavsiye edilir.

Hacmiyle içeriği arasında bu denli zıt orantı olması beni şaşırttı. Yazarın, okuduğum ilk kitabıydı. Sakin kafayla okuyunca sizi düşünceden düşünceye sevk ediyor adeta. Ayrıca yazarın etimolojik yaklaşımları da oldukça hoşuma gitti.

Sonlara doğru özellikle ‘şaşırmadığın müddetçe bilgiyi elde edemezsin’ fikrinin gereğinden fazla tekrara düştüğünü hissetsem de genel itibariyle kitap hoştu, hoşluklarla doluydu.

Kitaptan bir alıntıyla da yorumuma nokta koymam gerekirse:

“Sen hiç istemedin ki dostum? İstemesini bilmedin, istemek nedir bilmedin! Çünkü sen ol deyince olduranı hiç tanımadın!”