Toplam yorum: 3.088.827
Bu ayki yorum: 8.515

E-Dergi

Şural Tarafından Yapılan Yorumlar

16.08.2011

Haluk Sena Hanımın tevafuken radyoda bir söyleşisine denk geldim. Eskiye dair hatıraları tatlı tatlı anlatıyordu. Ve belki bundan daha çok bana tesir eden husus, son yıllarında alzheimer hastalığına yakalanan annesine şefkati,yaklaşımı idi. Bunun üzerine hemen iki kitabını da - "Edep Mektebinden Hatıralar" ile "Osmanlı'da Aile Hayatı" - aldım. Edep Mektebinden Hatıraları dün 2 saatte bitirdim. Bir solukta okunacak bir eser. Hele hele A.Yüksel Özemre hocadan sonra yine İstanbul genelinde, Üsküdar özelinde hatıraları okuyunca, insana pek çek şey o kadar tanıdık geliyor ki! Elbette alınıp okunması lazım. Ama "keşke" dediğimiz yerler de yok değil. Bir defa, kapak, baskı kalitesi, dizgi, içindeki resim-fotoğrafların kalite ve seçimi, yine konu ile ilişkileri sıkıntılı durumlar. Ayrıca yazar, anlaşılır olsun diye "eskimeyen" kelimelerimizi yenileri ile değiştirmek noktasında kendisini çok zorlamış. Haliyle bu durum da biraz sıkıntı oluşturmuş. Yazarın alıntı yaptığı isimler noktasında Yunus Emre ısrarı da biraz abartılı olmuş. Mevzuya uygun başka alim, kanaat önderlerinin daha orijinal sözleri alınabilirdi. Kaldı ki, bence buna hiç de gerek yokmuş. Editoryal sıkıntı noktasında ise: Üsluba müdahale edilmemesi (veya edilmesi) sebebiyle ortaya çıkan didaktik anlatım; kitap bölümlerinin bütünlük arz etmemesi, bölük-pörçüklük. Hulasa; Ahmet Yüksek Özemre, Münevver Ayaşlı, Haluk Dursun vb. den sonra sizi üslup, anlatım tarzı olarak çok memnun etmese de, alın okuyun, okutun.
12.08.2011

Rahmetli Hoca'yı ve bu kitabı anlamak için ilk olarak "Geçmiş Zaman Olur Ki" eserinin okunmasını tavsiye ediyorum. Zaten bu kitapta da, o eserden bazı bölümler-hatıralar alınmış. Başından geçen sırlı olayların, manevi ikazların anlatıldığı eser her şeyden önce ve çok, üslubuyla okuyucuyu mest ediyor. Bir fizik profesöründen bu kadar hassas kelime seçimleri, upuzun ama müthiş keyifli cümleler beklemediğinizden olsa gerek, kitap sizi çepeçevre sarmalıyor ve içine çekiyor. Öyle ki, elinize aldığınızda bırakmanız mümkün değil. "Ya bu da olmuş olamaz" dedirten bölümler olsa da, hocayı yakinen tanıyanlar için bunlar hiç de sürpriz değil. Ama kendisi bunu hissetmiş olsa gerek ki, önsözde "muhterem okuyucum, siz bunları muhayyel fantastik hikayeler gibi telakki ediniz" diye dipnot düşmüş. Genç nesiller Ahmet Yüksel Hoca'yı mutlaka okumalı. O ana sütü gibi leziz Türkçe'si için, gerçek entellektüel nasıl olunuyor anlamak için, meslek ile beraber pek çok kültür ve sanat faaliyetinin de pekala başarılı şekilde icrasının mümkün olduğunu görmek için, hayatta başarılı olmak için başta yemek ve uykudan olmak üzere pek çok konuda fedakarlık yapmak gerektiğini anlamak için okumalılar. Yaşı bizler gibi geçkinler ise, zihnimizin bir köşelerinde küllenmiş o geçmişin edep insanlarını, bozulmamış değerlerini tekrar hatırlamak için okumalı. Velhasılı kelam, okunmalı tavsiye edilmeli.
12.08.2011

Yazar; Martı, Küçük Prens, Alis Harikalar Diyarında gibi, küçüklere yazılmış izlenimi verip büyüklere de birşeyler anlatma gayretinde olmuş. İşin açıkçası, kitabın ünü ve popülaritesi de, daha çok yazarı İranlı Behrengi'nin yaşam öyküsü ve de savunduğu fikirlerden ileri geliyor.
Sebahattin Ali'nin yaşam ve ölümü ile hayli benzerlikler taşıyan yazarın masalları bugün hala İran'da yasak. Bir başka eleştiri de hem yazarın hem de çevirmenin üslubu için yapılabilir. 7-8 yaş grubu için kaleme alınmış kitapta bol miktarda "öldürmek, gebertmek, cezasını vermek, başbelası, budala, saçma sapan, saçmalıklar, iğrenç" türü kelimeler kullanılmış. Ve tabi, anne sözü dinleme, özgür ol, kim ne derse desin kulak asma, terk et ve hayatını yaşa felsefesini iyiden iyiye işlemesi ve övmesi de başka bir sıkıntılı durum.
26.12.2010

Maziye Bir Bakıver, Karınca Huzura Varınca, Çınaraltı Sohbetleri benzeri ve tadında bir kitap. Onlardan tek farkı, tarihi anekdotları belli başlıklar altında toplamış olması. Bölüm başlıklarının isimlerinden de anlaşılacağı üzere (Daldan Dala, Latif Latifeler, Eski Kitaplardaki Eskimez Sözler vb.) yerli ve yabancı tarihi-edebi anekdotların bir derlemesi. Kah Nasreddin Hoca fıkrası, kah Tahir-ül Mevlevi hatırası, kah II.Mahmud devrinden kesitler... Belki bir yolculukta, belki bir gecede okunup bitirilecek bir eser. Bilindik hikayeler de olsa, bazılarını çend defa işitmiş de olsanız; sonuçta sizin, çocuğunuzun, eşinizin dimağında hoş ve faydalı bilgiler bırakacak bir eser.
24.12.2010

Ömrünün yarısını yatalak olarak amansız bir hastalığın pençesinde geçiren; buna rağmen “Yaşamak; hizmet etmek ve af dilemek için bir mühlettir” sözünü sarfeden bir insan Rahmi Eray (1918-1958). Tramvayda, biletçinin "böyle de gençler varmış" diyerek aşka gelmesi için "İki bilet parası alın lütfen, dün alamamıştım." diyecek kadar duyarlı. Manavdan alışveriş esnasında "Muhterem, oradan iki tane de çürük koy." deyip bunu da "Nasıl olsa çürüğünden koyacak, bari sahtekarlığa itmeyelim." diyecek kadar ince düşünceli. Ve hele bir de "Son Fayda İlkesi” var ki, okuyunca şaşıracak ama bir o kadar da takdir edeceksiniz.