E-Dergi

Aylak Adam yazarın ilk romanıdır. Bu eserin kahramanı C. aldığı kiralarla geçinen, çalışmayan, çalışmaktan sıkılan bir kişiliğe sahiptir. Gününü gezerek, film izleyerek, kitap okuyarak geçirmektedir. Küçük yaşta annesi ölmüş, onu teyzesi yetiştirmiştir. Bir gün Ayşe isminde bir kızla tanışır, onunla birlikte çıkmaya başlar. Bir gün Ayşe'yi başka bir erkeğin yanında gören C., ondan ayrılır. Farklı bir gün Karaköy'de başka bir kızla tanışır, birlikte gezerler, eğlenirler, kız evlenmeye hazırdır ama C. evliliği yaklaşmamaktadır. C., bir şeyler düşünmektedir, bir şeyler yapmak istemektedir ama bunların ne olduğunu kendisi de bilmemektedir. Her şeyden sıkılmaktadır. İçinde büyük bir boşluk vardır, yalnızlıklar içinde aradığı kadını bulmaya çalışır. Yazar bu eserinde sade bir dil kullanmış ve betimlemelerdeki ayrıntıları oldukça başarılı bir şekilde bizlere sunmuştur. Severek ve beğenerek okuyacağınızı düşünüyorum.

Ağabeyi Richard'ın ölümü üzerine onun çay bahçeleriyle ilgilenmek üzere Sri Lanka'ya giden Henry'nin orada yaşadıklarını anlatan güzel bir roman. Henry'nin Grace(abla) ve Victoria adlarında iki kızı vardır. Grace çay bahçelerinde ustabaşı olarak çalışan Vikrama'ya ilgi duyar, onunla birlikte olur ve ondan hamile kalır. Durumu Henry öğrenince Vikrama kaçar. Henry Grace'i çocuğu doğurması için İngiltere'ye gönderir. Aile avukatı Cahill, Vikrama'nın abisinin çay bahçelerinde çalışan bir kadından olan oğlu olduğunu söyleyince Henry ikinci kez yıkılır. Bu bilgiyi daha önce söylemediği için Cahill'i Vikrama'yı öldürmekle görevlendirir, Cahill de bu görevi başarıyla yerine getirir. Yalın bir anlatım eseri beğeni ile okumanızı sağlıyor, son bölümlerde merak unsuru üst seviyelere çıkıyor. Beğeneceğinizi söyleyebilirim.

Anayurt Otelinde katip olarak çalışan Zebercet yalnız yaşamaktadır ve kendine göre sorunları vardır. Otel gelip sadece bir gece kalan bir kadın Zebercet'in yaşamını değiştirir. Bütün gün o kadını düşünür ve geceleri de o kadınla ilgili düşler kurmaya başlar. Otelde ortalıkçı olarak çalışan bir kadınla beraber olur sonra da kadını boğarak öldürür. Bir gün kasaba adliyesinde karısını öldüren bir adamın duruşmasını izler ve kendisiyle durum muhakemesi yapar. Bir kadın öldürmesine rağmen serbestçe gezebilmesini gururuna yediremez ve çalıştığı otele gider, kaldığı odanın tavanına kendini asarak yalnızlığına ve pişmanlıklarına son verir. Yazarın psikolojik tarzda yazmış olduğu bu eser yalın bir dil ve akıcı bir anlatımla okuyucusuna kendisini beğendiriyor.

Atatürk'ün yaşamını Salih Bozok'un kaleminden anlatan bir eser. Yalın bir dilin kullanıldığı eser parlak kağıda basılmış. Beğenerek okuyacağınızı düşünüyorum.

Kırsal kesim insanının yaşamından örnekler sunan Fakir Baykurt'un bu eserinde birbirinden ilginç ve değişik sayfa sayılarından oluşan on yedi öykü yer alıyor. Bu öykülerden bazıları (Anadolu Garajı, Dağlarda Doğuracağım, Dozerciler, Kuloba'dan Bildiri, Kayadaki Bal) oldukça etkileyici. Yazar, eseri oluştururken kırsal kesim insanının günlük konuşma dilini kullanmış, bu da okumayı oldukça güzelleştiriyor. Gereksiz betimlemelerin olmaması, içten anlatım eserin beğenilmesine yardımcı oluyor.