Toplam yorum: 3.092.427
Bu ayki yorum: 3.028

E-Dergi

Tellus Tarafından Yapılan Yorumlar

12.09.2007

“Pratik Teoriyi Daima Aşıyor” bu söz Türkiye’de siyasetten tutun, sanata kadar pek çok alanda insanlarımızın konuya bakışının can alıcı bir açıklaması. Teoriyi bilmek dert değil, bilsen de eline ne geçecek önemli olan uygulama, insanlara öyle anlaşılmaz şeyler söylesen ne yazar önemli olan ne anlattığın değil onların ne anladığı, daha doğrusu bu surette kendine ne kadar yonttuğun. Bilimsellik güzeldir de mevcut bilgi birikimi ile hayat tecrübesi ile uygulanabilirliği ile ve en önemlisi kabullenilirliği ile hayatımızda ne kadar yer tuttuğu.

Cüneyt ÜLSEVER yazmış, neden Liberal olduğunu neden Marksizm den yolunu ayırdığını yada o yoldan ayrıldığını, özgürlükten ne anladığını kimlere nasıl bir özgürlük istediğini. Kimler yetkilerini devretsin, kimler küçülsün, kimler gitsin. Okuyun mutlaka okuyun hatta fırsatınız olursa bir daha okuyun. Bir Liberal değilim ama dediğim gibi mutlaka okuyun…
12.09.2007

Konusu klasik geliyor insana, okudukça “ ya iyide bunlar pek çok yerde yer alıyor zaten.”demek geliyor insanın içinden. Kitabın kapağına iyi bakın, ismine, yazarına, yazıldığı döneme… O zaten bir dünya klasiği kendisinden sonra gelenlere ilham kaynağı.
Birinci gece, ilk satırlar; “ Sevgili okuyucum, o öylesine bir geceydi ki, böylesini ancak gençliğimizde görebiliriz!...
İnsan şunu dile getirmeden edemiyor, demek ki gençlikte geceye bakış bile farklı oluyor. Beyaz Geceler bunu her satırında hissettiriyor insana…
12.09.2007

Yılların eskimeyen kalemi Rauf TAMER, sahi kaç kişi kaldı TAMER’in çağdaşlarından ve tarzından…
Kütüphanemde bu kitabın 1976 yılında basılmış 6. baskısı var. TAMER o dönemde var olan sağ sol çatışmasını her ne kadar tarafını biraz fazlaca belli etse de tüm açıklığıyla yazmış.
Rauf TAMER 6. baskının önsöz niteliğinde ki ilk sayfasında şöyle diyor;
Türk sol’unu anlatmadan önce sol’un namusunu anlatmak gerek… Bu kitabın birinci bölümünde okuyacağınız fıkralara sizler de çevrenizden bir şeyler ilave ederseniz, eksiklerimizi tamamlamış olursunuz.
Yine TAMER bir sonraki sayfada ;
Antuanet’in rüyaları gerçek oldu.”Ekmek bulamıyorsanız pasta yeyin.”demişti. 1789’un vurdumduymazlığı bakın 1975 Türkiye’sinde doktrin diye geçiyor. Ey zaman!.. Sen nelere kaadirsin.
Benim gördüğüm kadarıyla, yaşayanlar o günleri yeniden yad ediyor, yaşamayanlarda bir şeyler öğreniyor hem de ibretlik bir şeyler.
26.06.2006

Topkapı Sarayı yapıldığı günden bugüne insanların hayranlıkla seyrettikleri ve görmek istedikleri bir yer. Osmanlı Devleti’nin var olduğu yıllarda halka belli bir kısmı açık olan saray günümüzdeki müze haliyle günde yüzlerce misafiri ağırlıyor. Elinizdeki kitap sarayın ilk halinden günümüzdeki haline, yangın ve tamir nedeniyle artık var olmayan binalardan tutunda haremin gizli bölümlerine kadar ayrıntılı bir şekilde aktaran bir eser. Bizim gibi İstanbul’da yaşayan insanların sık ziyaret ettiği bir mekan olan Topkapı Sarayı içerisinde sergilenen eşsiz eserler ve görkemli binaları ile hâla cazibesini koruyor. Tarihi yarımadaya ayrı bir renk katan saray bu kitapta çok güzel ve detayları ile anlatılmış. Okumanızı tavsiye ederim.
26.06.2006

….
Fakat eğer bir yetkili halkın sevgi gösterisinden dolayı yanılgıya düşüp anasından cumhurbaşkanı, bakan, milletvekili ya da vali olarak doğduğunu düşünürse, asıl o zaman ülkenin talihsizliği başlar. (Sf:34)

Yukarıdaki sözler İran Eski Cumhurbaşkanı S. Muhammet Hatemi’nin, doğum yeri olan Yezd eyaletinde yaptığı 30 Ekim 1997 tarihli konuşmadan bir paragraf. Sözleriyle ve icraatlarıyla ne kadar halkçı olduğunu ve zahmetkeş’lerin (Emekçi) yanında olduğunu fazlasıyla ispat etmiş olan Hatemi İran’ın ılımlı ve barışçıl lideri olarak tanındı. Gençler ve kadınlar destekledi en çok onu, çünkü en çok reforma ihtiyacı olanlar onlardı. 8 yıllık Cumhurbaşkanlığı döneminde çok şey yapmak istedi ama devlet sistemini oluşturan Ayetullahlar Meclisi ve diğer dini karar organları engel oldular, yeri geldi reformist vekiller meclis üyeliğinden istifa ettiler, yeri geldi Hatemi’nin reform yasaları “Dini Lider” den döndü. Kısacası çok şey yapmak istedi, az şey yapabildi. Ancak İran’ı ve İran halkını 8 yıllığına da olsa dünyaya güzel bir şekilde gösterebildi. Köklü bir devlet geleneğinden gelen İran toplumsal arenada hak ettiği yerde değil, bunun için de birden fazla Hatemi’nin aynı anda çıkması gerekiyor. İran’ın siyasi yapısı, Hatemi’nin dünya görüşü ve icraatlarıyla ilgili çok önemli ayrıntıların var olduğu bu kitap İran araştırmaları konusunda incelemeğe değer bir eser.