Budizm, batı dünyasında yayılmaya devam ederken, ülkemizde, bir öğreti olarak felsefesi merak edilmekte ve birçok kişi tarafından pratikleri benimsenmektedir. Budizm ve Buda'nın öğretisi hakkında aklınızda sorular varsa işte bu kitap temel düzeyde cevaplarını verecektir. Kitap, Budizm'in felsefesinden ziyade tarihsel gelişimine ve çeşitliliğine odaklanmış ve bu noktada okuyucuya genel bir bakış açısı sunmuştur.
2500 yıllık tarihinde birçok farklı yüzü olduğu için tek bir Budizm'den söz etmek elbette oldukça zor olsa da, kitap tarihsel bir kronolojiyle bunu sağlamaya çalışıyor.
Budizm, tutunabildiği toplumlarda manevi ve sosyal yapıları şekillendirmiştir.(s.10) Bu kapsamda Doğu ve Güney Asya'nın tarihini anlayabilmek için Budizm'in orada oynamış olduğu ve kısmen hala oynadığı rolü bilmek gerekir.
Bu öğreti neden ve nasıl bu kadar kabul gördü dediğimizde ise, kitap cevap olarak bana şu ifadeyi sundu; "Buda öğretisinin değerleri olan iyilikseverlik, doğruluk ve özdenetim ahlakı, geniş çevrelerde hızlı bir şekilde takipçi buldu ve bu öğreti muhtemelen deniz ve kara ticareti yapan kişiler tarafından Hindistan'ın dışına yayılarak evrensel bir öğreti haline geldi."( s.11)
Kitabın içeriğine baktığımızda; Birinci bölüm, MÖ 5. yüzyılda Hint dinleri dünyasından doğan Budizm'in kurucusu Siddharhartha Gautama, (s.21) yani Buda'nın hayatı ve öğretilerini konu alıyor.
İkinci bölüm, Hindistan, Sri Lanka ve Güneydoğu Asya'daki Budizm'den bahsederek, Budizm'in erken çeşitliliğinden, felsefi ve edebi geleneklerinden ve Theravada Budizm'ini konu ediyor.
Üçüncü bölümde, Orta Asya, Çin ve Japonya'daki gelişimi konu edilirken, dördüncü bölümde Chan/Zen Budizm'i anlatılmıştır.
Kitabın son bölümü ise, Budizm ve çağdaşlık üzerine bir yazım sunmuştur.
Odak noktasında dünyevi zevklerden vazgeçişi temel alan ve aynı zamanda "benliği" reddeden düşüncesiyle bireysel kurtuluşa yönelen bu öğretinin, tarihsel sürecini merak ediyorsanız kitap size temel düzeyde bir bilgi sunacaktır.
Son olarak kitaptan şu ifadeyi buraya eklemek isterim: " Bilinen şeyler kendi varoluşlarına sahip değildir, ancak bilişsel bir sürecin sonuçlarıdır. Bu yüzden dış dünya nesnelere bağlı değil, kişinin kendi bilincinin bir yansımasıdır."(s.80)